ÇAĞATAY ULUSOY’DAN SAMİMİ AÇIKLAMALAR
Çağatay Ulusoy yeni dizi müjdesini verdiYakışıklı oyuncu Çağatay Ulusoy, reklam filmi çekimleri için ABD'den Türkiye'ye döndü. Kendisini şanslı biri olarak gören Ulusoy: Hıdırellez'de bir kağıda 'Best Model'ı kazanayım, iyi bir dizide başrol oynayayım' diye dileğimi yazıp gül ağacının altına koymuştum, gerçek oldu.Bir süredir ekranlardan uzak olan ve ABD'de yaşayan Çağatay Ulusoy, bir firmanın reklam yüzü oldu. Reklam filmi çekimleri için Türkiye'ye dönen yakışıklı oyuncu ile Bodrum'da buluştuk. 25 yaşındaki Ulusoy, Amerika'da 'Home' isimli bir kısa film çektiğini ve resim yaptığını söyledi. Ünlü oyuncuyla ABD'deki hayatını ve planlarını konuştuk…
*İlk kez bir reklam filminde rol alıyorsunuz, değil mi?
-Evet, o yüzden çok heyecanlıyım. Daha önce de çok teklif geldi ama benim farklı bir kafa yapım var. Çok seçici davranıyorum.*Bodrum'u sever misiniz?
-Bodrum, 16 yaşındayken ilk kez çalıştığım yer. Garsonluk yapmıştım. Ayrı bir yeri var Bodrum'un bende. Hayatı Bodrum'da öğrendim. Ailemden ilk defa ayrılmıştım. Ayaklarımın üstünde durmayı öğrendim. Kariyer planlamamda, o dönem tanıştığım insanların tavsiyelerini dikkate aldım. Sonra Best Model'e girdim ve her şey çok çabuk gelişti.
*Şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
-Evet, şanslıyım… Şanslı değilim dersem günaha girmiş olurum.
*Ünlü olmadan önce kendinize örnek aldığınız biri var mıydı?
-'Deli Yürek' dizisi vardı. Kenan Abi'yi (İmirzalıoğlu) çok severdim; hâlâ da çok severim.
*Sanki birbirinize rakipmişsiniz gibi bir algı yaratılıyor ama…
-Hayır, o benim abim, idolüm. Onun deneyimlerinden faydalanıyorum. Ara ara görüşüyoruz. Fikir veriyor bana.
*Reklam filminde partner olarak Gigi Hadid'i, fotoğrafçı olarak da Mert Alaş'ı istediğiniz yazılmıştı.
-Çalışılacak isimleri içeren bir liste vardı. Mert Alaş ve Gigi Hadid de bu listedeydi. Bizden birkaç seçenek istendi. Biz de onlara isimler sunduk. Hatta Taylor Marie Hill, bizim sunduğumuz bir isimdi. Sağolsun firma, istediğimiz Victoria's Secret mankenini Türkiye'ye getirdi.Mert'le tanışıklığımız var, ileride birlikte çalışabiliriz. Bu projede ise Serkan Şedele ile çalışıyoruz.
*'Medcezir' dizisi bittikten sonra ne yaptınız?
-Los Angeles'a gittim. 2.5 ay dil eğitimi aldım. Sonra döndüm, sinema filmimizin galalarına katıldım. İki ay Türkiye'de kaldıktan sonra Amerika'ya döndüm. Halen orada eğitimime devam ediyorum.
*Yeni bir dizi projesi var mı peki?
-Evet, önümüzdeki yıl Ay Yapım'la bir dizi yapacağız. Onun için hazırlanıyorum. Bulduğum boş vakti de kendimi geliştirmek için kullanıyorum. Beş senedir en uzun boşluğum bu oldu.
*Kendinizi geliştirmenin yolu Amerika'dan mı geçiyor?
-Aslında öyle değil; biraz uzaklaşmak istediğim için oraya gittim. Orada bu imkanları en iyi ve en kaliteli şekilde sağlıyorlar. Özellikle Los Angeles'ta birçok oyuncu ve sektörden birçok isim var. Los Angeles, bizim işi yapanlar için okul gibi bir yer. Çevremi geliştiriyorum, farklı kültürler öğreniyorum.
*Beş yıl boyunca hiç ara vermeden çalıştınız. Dinlenmek için neler yaparsınız?
-Balık tutmayı, doğada kamp yapmayı çok seviyorum. Küçüklüğümden gelen bir alışkanlık bu. Issız yerlere gidip kendi başıma sakin kalmayı, doğayı dinlemeyi, toprakla uğraşmayı seviyorum.
Özüme dönüyorum. Senaryo, hikaye yazıyorum, resim yapıyorum. Genelde manzara resimleri, arada da yağlıboya yapıyorum.
*Yönetmenlik yapmayı düşünüyor musunuz?
-Los Angeles'ta bir kısa film çektim. Adı 'Home'. Evsizlerle ilgili bir film. Evsiz bir adamın hikayesini 30 dakikada anlattım. Los Angeles, görsel açıdan inanılmaz bir şehir. Bir arkadaşım küçük bir senaryo yazdı ve çektik.
*Siz oynadınız mı filmde?
-Hayır, ben oynamadım. Oyuncuları Amerikalılar'dan seçtik. Oyunculuk yapan herkesin başka bir işi var. Bizim çalıştığımız adam avukattı. Hobi olarak oyunculuk yapıyor. Avukatı, evsiz adam yaptık! Esas hedefim festivaller; filmi festivallere göndereceğim.
*Yakaladığınız popülerlik sizi şımarttı mı?
-İnsan kendi değişiminin farkında olmuyor. Şımardım ya da şımarmadım desem doğru olmaz. Beni tanıyanlara sorman lazım. Sadece eski alışkanlıklarımı kaybetmemeye çalışıyorum.
*Kazancınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Arsa ve gayrimenkul yatırımı yapıyorum. Hizmet sektörüne girmeyi düşünmüyorum. İleride maddi anlamda daha güçlü olduğum zaman yine gayrimenkul sektörüne yatıracağım. Şu an en büyük yatırımım kendime.
*Belli totemleriniz var mı?
-Totem mi bilmiyorum ama Hıdırellez zamanı kağıda dilek yazıp gül ağacının altına koyarım. Best Model'e girmeden önce yarışmayı kazanmayı ve iyi bir dizide başrol oynamayı dilemiştim. Onu unutmuştum bile; annem çok sonra getirdi kağıdı. O şans bir kere gelir. Şimdi sağlıktan başka bir şey dilemem.
*Sosyal medyada size gelen mesajları takip ediyor musunuz?
-Evet, ediyorum ama telefonu çok sevmiyorum. Sürekli elimde telefon olmasını, sosyal medyayı çok kullanmayı sevmiyorum. Ama yorumları okuyorum. Instagram ve Twitter hesaplarımı kavga dövüş açtık zaten!
*Hiç kilo problemi yaşadınız mı?
-Hayır ama buna çok müsait bir yapım var. Her yediğim yarıyor. O yüzden dikkat ediyorum. Şeker ve beyaz ekmek kullanmıyorum. Süt ürünlerini çok seviyorum ama bazen kısmam gerekiyor. Bir proje öncesinde diyete giriyorum. Spor, hayatımda hep var zaten.
*Yerli dizilerin uzunluğundan şikayetçi misiniz?
-Tabii ki… Yüzde 100 şikayetçiyim ama çalışmayla ilgili sıkıntım yok. Çalışmaktan kaçmam.
*Bu konuda ne yapılması lazım peki?
-İnsanların biraz risk alması lazım. Netflix gibi sistemler Türkiye'ye girerse, yapımcılar ve reklamcılar da ona göre davranmak zorunda kalacak. Kendimi bir dünya vatandaşı olarak görüyorum. Dünyada daha normal şartlarda yapılıyorken, bizde neden bu kadar uzun çekiliyor?
Ben bir oyuncu olarak risk almaya hazırım. 60 dakika bir dizi çekilecekse, ben de ona göre aldığım ücrette indirime giderim.(Günaydın)