PELİN KARAHAN’DAN SAMİMİ AÇIKLAMALAR
Ekranların en çok aranan oyuncularından Pelin Karahan’ın şimdiki halini üç kelimeyle özetleyebiliriz: Evli, mutlu, çocuklu. Karahan bu dört başı mamur hayata kolay ulaşmadı. Babasız büyüdü. Çok ciddi maddi zorluklar çekti. ‘Kavak Yelleri’ ve ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizileriyle şeytanın bacağını kırdı. Çok geçmeden de ‘hayatının aşkı’nı buldu. Eşi onu görür görmez, “Evleneceğiz, çocuklarımız olacak” dedi, ilk buluşmada ailesiyle tanıştırdı. Karahan ilk kez 15 aylık oğlu Ali Demir’le röportaj verdi, değişen hayatını anlattı.
Son dönemde neredeyse her gün bir çocuk tacizi haberi alıyoruz. Yeni anne olmuş biri olarak bu haberleri okuyunca ne hissediyorsunuz?
– Küçük çocukları istismar etmenin hiçbir bahanesi yok, bu başlı başına insanlık dışı bir durum. Geçen gün eşime “Çok şükür bir bebeğimiz oldu ama bundan sonra ne yapacağız” dedim. Çünkü yaşananların sosyal statü, yaş ya da eğitimle alakası yok. Oğlum okula gidecek yaşa geldiğinde kime, nasıl güvenip emanet edeceğiz, gerçekten bilmiyorum.
Nasıl çözülür bu sorun?
– Çocuğun konuşabildiği yaştan itibaren dürüst olmasını sağlamak bir çözüm olabilir. Eğer bizimle her şeyi paylaşabileceğini bilirse belki korkularını daha çabuk dile getirir.
KİMSE BENİ KOLAY KOLAY YIKAMAZ
Onu başka bir ülkede yetiştirmeyi düşündünüz mü hiç?
– Hayır. Doğumumu da Türkiye’de yapmak, ailem ve arkadaşlarımla birlikte olmak istedim. Bundan sonra da Türkiye’deyiz. Eğitimini de burada alacak.
Diziniz ‘Yeter’de psikolojik şiddet gören bir kadını canlandırıyorsunuz. Sizin başınıza gelse esareti tercih edip evliliğe devam mı edersiniz? Yoksa cesareti seçip kendi yolunuza mı gidersiniz?
– Çok şükür hiç öyle bir şey yaşamadım. Ama ben olsam cesareti seçerim. Tabii insan başına gelmeden bilemez. Çocuk olunca cesaret etmek zorlaşabiliyor.
Türkiye’de kadın olmak zor mu?
– Evet. Benim de zorlu bir hayatım oldu. Anne-babam ben çok küçükken ayrıldı. Teyzem, anneannem ve annemle büyüdüm. Başımızda erkek yoktu.
Baba eksikliğinin hayatınıza etkileri nasıl oldu?
– Etrafınızda bir erkek figürü yoksa insanların size bakışı farklı oluyor. Çok daha kolay yaklaşılabilir olduğunuzu düşünüyorlar. Bu nedenle her zaman daha temkinli olmam ve kendimi korumam gerekiyordu.
Yüksek reytingler, şöhret, mutlu bir evlilik ve çocuk… Hayat size güzel gibi duruyor…
– Evet şimdi her şey güzel ama bu duruma birdenbire gelmedim. Kiramı nasıl ödeyeceğimi düşündüğüm zamanlar oldu. Şimdi dönüp baktığımda “Onca şeyden sonra kimse beni kolay kolay yıkamaz” diyorum.
MÜTEVAZI OLAMAYACAĞIM, KENDİMLE GURUR DUYUYORUM
O yıllarda bu kadar ünlü olacağınızı, namınızın Arap ülkelerine kadar yayılacağını hayal eder miydiniz?
– Aklımın ucundan geçmezdi! Zaten oyunculuk gibi bir şey düşünmüyordum. Annem alaylı olarak içmimarlık yapıyordu. Kendi yağımızda kavruluyorduk. Eskişehir’de ‘Turizm Otel İşletmeciliği’ okudum. Yaz aylarında hep çalıştım. Mezun olduktan sonra da tek başıma İstanbul’un yolunu tuttum. Tutunmak çok zor oldu. Hemen kafamı çalıştırıp bir işe girdim. Ardından bazı reklam görüşmelerine gittim. İlk reklam filmimi evde, televizyon karşısında “Acaba ne zaman çıkacak” diye beklemiştim. Sonra ‘Kavak Yelleri’ geldi ve oyunculuk başladı.
'Ensesi kalın’ bir sevgili, hatırlı bir aile dostu ya da güçlü bir baba figürü olmadan bu sektörde var olmak zor mu?
– Evet. Ve ben zoru başardım. Hayat standardımı kendim oluşturdum. Hırslı değil ama azimliydim. Çok çalışıp sabrettim. Kimsenin yoluma çıkmasına izin vermedim. Ve bütün bunları tek başıma yaptım. Bu konuda mütevazı olamayacağım, kendimle gurur duyuyorum.
‘DİZLİKLERİN BENDE’ DİYE MESAJ ATTI, HER ŞEY ÖYLE BAŞLADI…
“Ali Demir’le ilk kez Bebelac Gold’un reklam kampanyası için kamera karşına geçtik. Daha çok küçük olduğu için başta tedirgindim. Rahat etmesi için çekimleri kendi mutfağımızda yaptık. Hiç yabancılık çekmedi hatta içinden bir star çıktı!”
Türkiye’nin en popüler kadınlarından biriyken birden çocuk sahibi oldunuz. Bu bebek sürpriz miydi?
– Gerçekten tam parladığın dönemde çocuk sahibi olmak risk. Ali Demir bizim için sürpriz oldu. Ama iyi ki geldi, çok şanslıyım.
Çocuk sahibi olmayı ertelemek aklınızdan geçti mi?
– Hayır. İlişkimiz için çok erken olmasına rağmen “O gelmek istiyor, gelsin” diye kapılarımızı açtık.
Yıldırım hızıyla nikâh masasına oturma sebebi bebek miydi?
– Evet. Biz bir sene sonra istiyorduk.
Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti?
– Topuklu ayakkabılarla çocuğun peşinden koşma becerisi kazandım! Birçok şeyi aynı anda başarabileceğimi hissetmeye başladım. Eskiden kendime çok dikkat etmezdim, şimdi beslenmeme önem veriyorum.
Ünlü annelerin bazıları çocuklarını köşe bucak saklıyor. Siz birlikte bir reklamda oynadınız. Bir de ona bir Instagram sayfası açtınız…
– Bebekken sakınıyorsunuz… Anneler Günü’ydü ve bir fotoğrafını paylaştım önce. Ünlüyüz diye sıradan şeyler yapmıyor değiliz. Bunlar da gizlenecek şeyler değil. Instagram hesabını annem açtı. O sosyal medya yönetmekte bir uzman.
Eşiniz hayatınıza nasıl girdi?
– Spor salonunda tanıştık. Birlikte voleybol oynadığımız bir oyun grubumuz vardı. Oyun sırasında kendimi çok yerlere atarım. Dizlerim hep yara oluyordu. Bir gün Bedri, bir yerden numaramı bulup “Dizliklerin bende” diye mesaj attı. Tabii tanımıyorum. “Sen kimsin” dedim. Yemeğe çıkmak için ısrar etti. Bir hafta boyunca oyaladım. Baktım kurtulamıyorum, yemeğe çıkayım da peşimi bıraksın diye kabul ettim.
“Bedri’ye danışmadan bir şey yapmam, onun fikirlerine ihtiyaç duyarım.”
Karşılaştığınız an “Tamam, ideal kocayı buldum” mu dediniz mi?
– Yok canım. Sohbet ettik. O gece yemekten sonra beni ailesiyle tanıştırdı.
İyi taktikmiş…
– Evet (gülüyor). “Evleneceğiz, çocuklarımız olacak” dedi. Ben de “Tabii tabii” demiştim ama hepsini yaptı işte!
Evlenip bir de çocuk sahibi olunca aşkın ateşi sönüyor mu?
– Aşk devam ediyor ama daha çok güvene dönüşüyor. Mesela artık ona danışmadan bir şey yapmam. Bedri’nin güvenlik ve temizlik şirketleri var, uzun yıllardır onları yönetiyor. Ticari zekâsına güvenirim. Fikirlerine ihtiyaç duyarım.
Evlenen oyuncuların “Kocam öpüşme, sevişme sahnelerine karışır” demelerine alıştık. Bedri Bey (Güntan) kıskanç mı?
– Değil. Ama zaten ben o tip sahnelere karşı mesafeliyim, oynamam! Anne olduktan sonra böyle sahnelerde bulunmamayı tercih ediyorum.
Anne olup bu sahnelerde oynayan birçok oyuncu var. İş için gerekli olan bir sahne, anneliğini ne kadar zedeler?
– Kendi tercihim! Başkalarının seçimlerine bir şey diyemem.
Bunun muhafazakârlaşan Türkiye’ye ayak uydurmakla ilgisi var mı?
– Kesinlikle yok. Tamamen benimle ilgili. Hayatta neyle mutlu olacağımı bildiğim kadar beni neyin mutsuz edeceğini de biliyorum.
Oyuncular o sahneler için “Karakteri anlatmak için şarttı” der. O durumlarda sizin oyunculuğunuz adına bir şeyler eksik kalmayacak mı?
– Karakteri bir bakışla da anlatabilirsiniz. Söz konusu mesleğin hakkını vermekse takdir seyircinin. Benim içim rahat…
ONUN HAKKINDA BİLMENİZ GEREKEN 5 ŞEY
* Geyşa tabloları çizmeyi seviyorum. Bir gün sergi açacağım.
* Pasta yapmayı çok seviyorum. 35 yaş hayalim pastane sahibi olmak.
* Son dönemde Ali Demir sayesinde çocuk şarkıları dinliyorum. Dilimizde ‘Kırmızı Balık’ şarkısı var.
* Erkek çocuk sahibi olmak bir kadın için başka bir şey. Gözlerime bazen aşkla bakıyor. Onun hayatındaki ilk kadınsın… İkinci kez anne olmayı da istiyorum.
* Bana seksi diyene çok denk gelmedim. Kendimle bütünleştirdiğim bir şey değil bu. Daha çok masum diyorlar.
SÖYLEŞİNİN PERDE ARKASI: TAM BİR FISTIK!
* Onu en son beş aylık hamileyken görmüştüm. Bu kez yanıma bebeği Ali Demir’le geldi. Oldukça zayıflamış… Arap ülkelerinde bu kadar sevilmesine şaşırmamak gerek; tam bir fıstık!
* Gözleri alabildiğine mavi… Şimdiye kadar röportaj yaptığım isimler arasında bu delici maviye bir Kıvanç Tatlıtuğ’da, bir de Pelin Karahan’da rastladım. Biraz uzun süre bakarsanız sizi olduğunuz yere çivileyebilir!
* Ali Demir, anne ve babasının mükemmel bir karışımı; gözlerini ve burnunu anneden, saçlarını ve ten rengini babadan almış. Çok sosyal bebek. Kalabalık onu hiç etkilemiyor. Gülüyor, poz veriyor. Doğuştan star…
* Çekim bitip de Ali Demir bakıcısıyla eve gittikten sonra deniz manzaralı bir masada, iki latte eşliğinde sohbete başlıyoruz. Karahan samimi olsa da hafiften bir mesafe koymayı ihmal etmiyor. Ayakları her daim yere sağlam basanlardan biri o…