ERKAN PETEKKAYA’DAN SAMİMİ AÇIKLAMALAR
Erkan Petekkaya: Pis oyunlar bir şekilde sizi buluyor…Rol arkadaşı Nurgül Yeşilçay'ın "Paramparça"dan ayrıldıktan sonra kendisine hakaret ve tehditte bulunduğunu belirterek mahkemeye başvuran Erkan Petekkaya, Makaron'dan Melis Güvenç'e çok özel açıklamalarda bulundu.Erkan Petekkaya iyi niyetli biri olduğunu belirterek, “Yaptığım işin pis oyunları varmış. Bunlara bulaşmamaya çalıştım. Ama bir şekilde size bulaşıyorlar” diyor.
Erkan bey görmeyeli daha bir fit olmuşsunuz…
Mecburum çünkü belli bir yaştan sonra kilo verilmediği için önlemimi baştan alıyorum. Diyetisyene gitmeye falan inanmıyorum. Bence kendi vücudunu tanımak yetiyor. Ekmek yemiyorum, şeker kullanmıyorum bir de kendimi bildim bileli çok soğuk su içerim. Soğuk su bana göre en iyi diyet.
Jönlük kavramına inanıyor musunuz?
Jönlük denen bir şey olduğuna inanmıyorum. Eskiden jönlük vardı ama artık yok. Her başarılı iş bir ekip işi. Tek başına biri çıkıp, kendi başına bir başarı elde edemez. Burada senaryo, yönetmen, teknik ekip hatta size çay getiren kişi bile sette başrol kadar önemli. Bu yüzden ben meslek hayatımda jönlüğün ne olduğunu hiç anlamadım.Çünkü jönlük başka bir şey. Ben oyuncuyum. Meslek hayatım boyunca, 1993’ten beri sadece yaptığım işi en iyi şekilde çıkarmak için odaklandım. Eskiden işler bir isim üzerinden gidiyordu ama artık değişti ve gelişti. Kimse tek başına “Ben ayakta tutuyorum bu işi” diye bir şey diyemez. Öyle bir şey yok geçti o işler.
Set çalışanları tarafından en çok sevilen oyuncu sizsiniz? Fakat setle ilgili çıkan söylentilere ne diyorsunuz?
Piyasada beni en çok seven set çalışanlarıdır. Bu meslekte ortak çalışmaya inanıyorum. Buna inanan birinin tam tersini yapması mümkün değil. Beni seven kadar sevmeyen de var. Bazı söylenenler onların çıkardığı dedikodular.
Hiçbir sette yapımcının, yönetmenin ve senaristin izni olmadan bir cümleyi değiştiremezsiniz. Kafaya yatmayan bir şey varsa yine ekip çalışmasıyla düzenleme olur. Bunun dışında duyduğunuz her şey dedikodu. Hakkımda kötü bilinen her şey yalan. Ben kendimi biliyorum, eşim ve çocuğum, dostlarım biliyor. Gerisi de keşke yanlış bilmese.
Bu tarz suçlamalarla karşılaşmak sizi yıprattı mı?
Çok şaşırdım, hayatımda hiç böyle bir şeyle karşılaşmadım. Ama bu yaptığım işin demek ki pis oyunları varmış. Bu pis oyunlardan hep uzak durdum. Elimden geldiğince bu oyunlara bulaşmamaya çalıştım. Ama bir şekilde bu tarz şeyler size bulaşıyor. O noktada da krizi iyi yönetmek gerekiyor.
Sizce bu krizi iyi yönettiniz mi?
Başıma hiç bu kadar kötü bir şey gelmediği için bu krizi belki de yönetemedim. Sonrasında çok fevri konuştum. Çünkü üzerime atılan suçlamalar yenip, yutulacak şeyler değildi. O röportajı okusanız birbirini tutmayan laflar olduğunu görürsünüz. Böyle şeyler olduğunda insan sinirleniyor.
Her şey o kadar çirkinleşti ki insanlar artık özgürlüğü çok farklı algılamaya başladı. Özgürlük insanların sosyal medyada, anlamadan dinlemeden birbirine küfür etmesi değil. Buna üzülüyorum. İnsanlar birbirine çamur atmak için akbaba gibi bekliyor bütün bunlardan çok rahatsızım. Hiçbir şeyin ahlakı kalmadı.
Yaşananlar sizi nasıl etkiliyor?
Artık herhangi bir fikrimi ve düşüncemi söylemekten korkuyorum. Çünkü iyi niyetli bir cümle söylüyorum ama içinden tek bir kelimeyi seçip onun üzerinden sana saldırıyorlar. İyi niyetli, samimi konuşan, oyunlar oynamayan dümdüz bir adamım. Ama artık temkinli konuşmaya çalışıyorum.En zor tarafım bana haksız yere saldırıldığı zaman çığrımdan çıkıp aynı şekilde saldırgan olmamdır herhalde. Kötü bir huy, bu huyumu yenmem lazım.
Oyunculuğunuzu kanıtladığınızı düşünüyor musunuz? Hep aynı tarz rolleri oynadığınıza yönelik eleştirilere ne diyorsunuz?
Kendimi kanıtladığımı düşünmüyorum. Çünkü benim mesleğimde başarının sonu ve ölçüsü yok. Belki beni bambaşka yere taşıyacak bir rolü hala oynamadım. Her rolü oynarım ve geçmişime baktıklarında oynadığımı da görecekler. Yani hep iş adamını oynamadım.
Absürd komedi de oynadım, sakat bir adamı da oynadım, bambaşka tiplere girdim ama insanlar bunları görmüyor.
Ailenizle çıktığınız tatiller çok özen gösteriyorsunuz…
Gezmek için oğlumun büyümesini bekledim. Paris’i, New York’u ve nereye gittiysek ilk defa oğlumla ve eşimle gördüm. Her sene oğlumu yurt dışına götürüp vizyon sahibi olması için uğraşıyorum.
Eşiniz Didem Hanım’ı sorsam neler söylersiniz?
Çok şanslıyım. Didem’i ilk gördüğümde onunla evleneceğimi anlamıştım. Zaten ikinci görüşmemizde evine bırakırken asansörde direkt “Benimle evlen” dedim. O da “Tamam” dedi. Tek taşla falan evlenme teklifi yapmadım. Bu da bir romantizm. Allah bana çok güzel bir hayat arkadaşı nasip etti.
Şu an olduğum yer neresiyse karımın bunda çok büyük bir payı vardır. 13 yıldır hiçbir zaman beni bırakmamış ve ölene kadar da yanımda olmasını istediğim eşim, arkadaşım, dostum, her şeyim. Değişik bir ilişkimiz var. Bizimki aşkın ötesinde bir şey. Aşk dediğin kimyasal bir şey. Bizimkinin yanında aşk denen şey çok küçük kalıyor.
Kadına karşı fiziksel ve psikolojik şiddet için ne düşünüyorsunuz?
Terörden sonra en büyük sorun kadın ve çocuklara olan şiddet. Ama bu konuyu bazı kadınlar kullanmaya ve suistimal etmeye başladı. Ezilen, dövülen, öldürülen, işkence gören milyonlarca kadınımız var. Fakat hiçbir şekilde bu tarz şeylere maruz kalmayan ama sanki bunları yaşıyormuş gibi gösterip ortayı karıştıran kötü kadınlar da var.
Bu noktadan sonra olay artık kadın erkek meselesinden çıkıyor, insanlık meselesine dönüşüyor. Kötülük yapan kadınlar yok mu? Kadın hapishaneleri neden var? Bunları kadınlara saldırmak için söylemiyorum. Bir yerden sonra olay kadın meselesinden çıkıyor insanlık meselesine geliyor. Bu kişiler kötü diyorum. Kadına şiddeti körüklüyorsun diyorlar. Körüklemiyorum ben bir saptamada bulunuyorum.
Kadınların da bir dönüp kendine bakması ve kendini eğitmesi lazım. Erkeklerin üzerine giderek, erkekleri hedef göstererek kadınları eğitemezsiniz. Kadınların da eğitilmesi şart. Şiddete seslerini çıkarması gerektiğini, devlete, polise, ailesine sığınabileceğini bilmesi lazım Özellikle kırsalda bulunan erkeklerin eğitilmesi şart. Gelişmiş yerlere göre kırsalda yaşayan erkekler daha çok şiddet uyguluyor.
Bir erkeğin kadına şiddet uygulamadan önce kendisinin de bir annesi, kız kardeşi anneannesi olduğunu hatırlamasını isterim. Ayrıca yalnız kadına değil. Tüm aciz insanlara yapılan şiddete karşıyım. Cinsel tercihleri nedeniyle şiddet gören insanlar var ona karşı gösterilen şidette de çok karşıyım.
Başarının kokusunu alamam. Ama sadece karşımdaki seyirciyi düşünerek çalışırım. Eğer her seferinde izleyene aynı şeyi verirsem bunun adı tembellik, şımarıklık olur. Ona başka bir illüzyon katmam lazım ve izleyiciyi de onun içine çekmem gerek. Ben her seferinde nasıl farklı oynayacağım diye günlerim gecelerin uykusuz geçiyor.
İnsanız hepimiz hata yapabiliriz. Hatayı kabul ederim ama yanlışı kabul etmem. Yanlış yapan insanı affetmem. Böyle bir durumum var. Ama hata yapan ve özür dileyen biriyse hatasından bir şey öğrenmiştir diyerek affederim. Ben de hatalar yapıyorum ama yanlış yapmıyorum. Bilerek, isteyerek ve planlayarak kimseyi üzmüyorum. Basın özgürlüğünü kabul ediyorum.
Ama insanların özel hayatlarına dair yalan yanlış şeyler yazmak basın özgürlüğü değil. Özel hayata karşı olan bu tarz bir müdahalenin insan haklarına aykırı olduğunu düşünüyorum.
İnsanlar artık çok kolay yalan söylemeye başladı. Eskiden bu kadar yalan söylenmezdi. Duyduklarıma ve gördüklerime inanamıyorum. Herkes ayak üstü yalan atıyor. Birini telefonda arıyorsunuz görüyor ama açmıyor. Sonra çıkıp “Cebimdeydi görmedim” ya da “Şarjım bitti telefonum kapandı” diyor.
Herkes yalancı oldu bunu da bana göre teknoloji yaptı. Teknoloji, kullanmayı bilmeyen insanların eline geçince kötü bir silah haline dönüşebiliyor. Maalesef bizim ülkemizde böyle oldu. Umarım bu teknolojiyi daha iyi şekilde kullanmayı öğreniriz.