HomeUncategorizedSERENAY SARIKAYA’DAN SAMİMİ AÇIKLAMALAR

SERENAY SARIKAYA’DAN SAMİMİ AÇIKLAMALAR

SERENAY SARIKAYA’DAN SAMİMİ AÇIKLAMALAR

Serenay Sarıkaya, reklam filmi için Barselona’da ünlü model Barbara Palvin’le kamera karşısına geçti. Kelebek'ten Cengiz Semercioğlu da Serenay’la orada buluştu, birlikte 48 saat geçirdi, uzun uzun sohbet etti. İşte Cengiz Semercioğlu'nun kaleminden o iki günden geriye kalanlar…
Sevdiniz siz Mavi’yle birbirinizi. Bu kaçıncı reklam filmi oldu?

– Üç yıldır Mavi’nin reklam yüzüyüm. Bu süre içinde 6 reklam filmi çektik. Bu 6’ncısı oldu…

◊ Önceki reklamlarda kimlerle oynamıştın?

– Francisco Lachowski’yle bir reklam çektik. Sonra Kapalıçarşı’nın üzerindeki atlamalı zıplamalı reklamda Chase Armitage’la oynadım. Şimdiki reklam da Barbara Palvin’le. 
Kerem’i unuttun herhalde…

– (Gülüyor)

◊ Şaka yapıyorum. Neden bu seferkini Barselona’da çektiniz peki?

– Biz şimdiye kadar Mavi’yle böyle bir yurtdışı reklam çekimi gerçekleştirmemiştik. Hep Türkiye’de çalışmıştık. Mavi’yle ben aynı yaştayım. Bu yıl, Mavi’nin de benim de 25’inci yaşımız, aynı sene doğmuşuz. Bu yüzden çok heyecanlıyız. Üç senedir süregelen işbirliğimizde bu yıla özel, güzel ve farklı bir şey olsun istedik. Böyle bir fikir ortaya çıktı. Bence çok da güzel oldu.
25 nasıl bir yaş? Daha mı olgun, daha mı seksi, daha mı akıllı?

– 25 yaş hepsinin, her şeyin ortası gibi… Hem biraz yetişkin gibisin, hem hâlâ biraz genç gibisin. O kadar çılgın şeyler yapamayabilirsin ama hâlâ çok cesur kararlar alabilirsin. Çünkü hâlâ geri dönüşleri başarabilirsin. İşte 25 böyle güzel bir yaş…

◊ Yurtdışında reklam çekmek nasıl, daha mı kolay daha mı zor?

– Yurtdışında böyle şeyler daha kolay oluyor. Diğer taraftan o şehrin enerjisi, böyle küçük bir tatil gibi olması ekipteki herkese çok iyi geliyor. Bence bu reklam çekimi için Barselona güzel bir tercih oldu. 25’inci yaş konseptine de uydu.

BARBARA’YLA İKİ DELİYİZ BİZ

◊ Reklamın başında, “Bu film birçok gerçek hikayeden esinlenmiştir” yazıyor. Senin hikayenle örtüşen şeyler var mı bunun içinde?

– Çok şey var örtüşen… Böyle birkaç sene öncesinden, mesleğimin çok başındayken ve bir şeylerin olmasını çok istediğim dönemden izler var. Sonra yavaş yavaş keşfedilip aydınlığa çıkmaya, hayallere ulaşmaya yolculuk da var. Her zaman düşebilirsin, her zaman yeniden başlayabilirsin… Hep bir aydınlığa çıkış var.

◊ Serenay’ın hayat hikayesi diyebilir miyiz?

– İzler var sadece… Tabii ki onu birlikte geliştirdik ve tatlı bir hikayeye dönüştürdük. Sonra Barbara da dahil oldu. Sanki o da yurtdışında yeni bir hayata başlarken bana yol gösteren arkadaşım gibi… “Yapabilirsin” diye güç veren bir arkadaşım… Biraz “girl power” hikayesi gibi oldu bu. Biraz gerçek hayat, biraz eklemeler var içinde. O yüzden de benim en çok heyecanlandığım reklam filmlerinden biri oldu.

Kaç gündür Barselona’dasınız, kaç gün çalıştınız?

– 4 gündür Barselona’dayız. İki tam gün çalışarak reklamı bitirdik. Çok yoğun çalıştık ama değdi.

◊ Barbara’yla nasıl anlaştınız?

– Barbara çok tatlı bir kız. Çok da iyi bir kız. Ama bence iki deliyiz biz. Deliliklerimizle fazla geldik sete. Bir ara herkes “Hadi artık kızlar” falan demeye başladı. Çok heyecanlıydı bu reklam filmi için. Güzel de anlaştık. Çok eğlendik, çok güldük, çok şarkı söyledik, çok dans ettik. Keyifli, güzel bir enerji vardı aramızda.

KICKBOX sahnesi çok eğlenceliydi

◊ İlişkiniz öne çıktığı için mi Mavi’nin Kerem Bürsin’le yolları ayrıldı gerçekten?

– İşin o kısmı hakkında benim yorum yapmam çok doğru olur mu bilmiyorum. Sonuçta Kerem’in ayrı bir kariyer planlaması ve kendi yolculuğu var. Ama zannetmiyorum öyle olduğunu. Onunla anlaşma sona erdiği için böyle bir yola girildi.

◊ Sen İlker Kaleli’yle oynayacak mısın sonraki reklamlarda?

– Benim İlker’le bir reklam filmim yok. Şu an Barbara’yla yola devam ediyoruz. İlker’in yolu farklı. O Mavi’nin başka bir ürününü temsil ediyor. ◊ Önceki kampanyalarda kaçıyordun, uçuyordun, şarkı söylüyordun, bunda kickboks yapıyorsun…

– Çekimlerin de en eğlenceli bölümüydü. Barbara bana hikaye gereği dövüşmeyi öğretiyor. Güçlenmeyi, hayata karşı güçlenmeyi öğretiyor. Kız dayanışması…

Benim tutkum şarkıcılık değil, oyunculuk

◊ Mavi’nin bir önceki reklamında şarkı söylüyordun. Sesinin iyi olduğunu hepimiz biliyoruz artık. Belki Bergüzar Korel’den sonra sen de albüm yapmak istersin. Dinledin mi Bergüzar’ı?

– Dinlemez olur muyum, çok güzel bir albüm olmuş. Çok güzel söylemiş Bergüzar. Ben müziği ve şarkı söylemeyi hakikaten çok seviyorum ama profesyonel olarak yapabilir miyim bilmiyorum. Benim tutkum daha çok oyunculuk yönünde. Belki ilerleyen zamanlarda güzel bir projeyle bir şeyler yapabilirim ama şu anda öyle bir düşüncem yok.

Kerem’le oynayacağımız film askıda

◊ Siz Kerem’le bir film çekiyordunuz, ne oldu ona?

– Evet, BKM ile çekecektik Kerem’le birlikte rol alacağımız filmi. Onunla ilgili benim açıklama yapmam doğru olmaz. Sanıyorum BKM’nin bununla ilgili bir şey söylemesi lazım ama bir askıya alınma durumu olduğunu söyleyebilirim. Hazır olamadık, bir şekilde projeyi gerçeğe dönüştüremedik…

◊ Senaryo seni Los Angeles’tan getirtecek kadar heyecanlı değil miydi?

– Yok, yok hiç öyle bir sıkıntı yoktu ortada. Bir şekilde olamadı, vakit bulamadık, hep birlikte işin içine dahil olamadık. O yüzden de askıda duruyor şu anda. Belli olmaz, ilerleyen zamanlarda belki de çekeriz o filmi.

“İkimizin Yerine”, beni Amerika’dan döndüren film

◊ Bu sonbahar bir tek bu reklamda izlemeyecek herhalde seni hayranların. Bir de film geliyor değil mi?

– Evet, ekim ayında yeni bir film geliyor. Onun için de çok çok heyecanlıyım. Televizyon adına da ufak ufak projeler olacak ama eylül-ekim ayında değil onlar. Sezon açıldıktan sonra olacağı için, dizi konusunda beklemedeyiz. Senaryolar bekliyoruz. Bizim işin gelişmesi biraz daha vakit alacak. O yüzden acele etmiyorum. Zaten şimdi reklamım var, filmim geliyor…

◊ Romantik bir hikaye değil mi film?

– Evet… Adı “İkimizin Yerine”. 21 Ekim’de vizyona girecek. Nejat’la (İşler) birlikte oynadığımız çok güzel bir film oldu. Umur Turagay yönetti. Umur’un 18 yıl sonra çektiği ikinci film bu. Nejat’ın üç sene sonra dönüş filmi. Tabii benim de ilk sinema filmim. Harika bir ekip, çok güzel bir hikaye. Beni Amerika’dan kaldırıp getirten hikaye bu. O yüzden çok çok heyecanlıyım. 

◊ Sinemadan keyif aldın mı?

– Çok… Bence her oyuncunun en önemli sahası sinema. Çünkü televizyon dışında başka bir dünya orası. Televizyonda nasıl bir kariyerin olursa olsun. Türkiye’de ne kadar popüler olursan ol sinema başka bir şey. Ve benim ilk başrolümdü. O yüzden ekstra heyecanlıydım. Bu sorumluluğu kaldırmak çok başka bir duyguydu. Sinema başka bir şey bence, her oyuncunun rüyası… Sinemada daha başka şeyler yapmak beni çok heyecanlandırır gelecek zamanda.

Yeni dizi ocak ayında

◊ 2016’nın sonuna kadar seni televizyonda izleyemeyeceğiz…

– Evet, öyle gözüküyor. Yeni dizi ocak-şubat gibi ekranda olacak. Hazırlıklar tabii ki öncesinde başlayacak ama dizinin ekrana geliş tarihi ocak ya da şubatı bulacak.

◊ Var mı şekillenen bir şeyler?

– Heyacanla beklediğim birkaç senaryo var. Ama şu anda sana somut iş şudur diyeceğim bir şey yok henüz. Senaryoların hepsini okumadım daha.

◊ Neredeyse 1,5 yıl ekrandan uzak olacaksın. Uzun bir süre değil mi bu?

– Şimdiye kadar 1 sene oldu. Bu süre içinde de bir şey yapmadım değil; reklam filmim oldu, film çektim. Ben zaten 8 senedir kesintisiz çalışmışım. Hani öyle bir acelem, telaşım da yok açıkçası. 8 senenin ardından yeni bir şeyler yaratmak, kendine bir şeyler katıp başka bir şey oluşturabilmek için bir beslenme zamanı gerekiyor. Ben de bu arayı öyle görüyorum ve iyi kullandığımı düşünüyorum.

◊ Bu söylediğinin temelinde korku mu yatıyor? Bundan 6 yıl önceki Serenay belki gözü kapalı bir işe girebilirdi ama bugünkü Serenay’ın ‘ya tutmazsa’ korkuları daha fazaldır herhalde. Hele ki Meryem Uzerli örneğinden sonra…

– Yani ben bir şeyleri projelendirmek ya da proglamlamak yerine hep hissiyat olarak ilereyen bir insanım. Şimdiye kadar hiç, “Aman önemli değil iş yapayım” diyerek bir iş yapmadım açıkçası. Gerçekten şimdiye kadar yaptığım bütün işlere hem senaryo, hem karakter olarak beni çok heyecanlandırdığı için ‘evet’ dedim.

◊ “Adanalı” da buna dahil mi?

– Dahil tabii… Orada Yunanca konuşan bir kızı oynuyordum ve o yaşta benim için manyak bir şeydi, o yüzden onun içindeydim. Sonra “Lale Devri”. Belki de şimdiye kadar oynadığım en dişli rollerden bir tanesiydi, çünkü çok malzemesi vardı. Cam, kapı, çerçeve indirdim o dizide, silah kullandım, arabalarla uçtum, yuvarlandım, hapse girdim, doğum yaptım… Oyunculuk açısından çok beslendiğim bir dizi oldu.

◊ “Medcezir” zaten zirve…

– O, seneler sonra bile çok harika anılacak bir iştir. O yüzden benim “Çok durdum, ne olursa olsun iş yapayım” diye bir durumum olmadı. Gerçekten içime sindiyse yaptım. Öyle korkularım olmadığı için de şu anda “Acaba kayıp mı ediyorum, acaba yapmalı mıydım” gibi bir noktada değilim. Beni çok heyecanlandıran bir şey olmazsa, yapmayı düşünmüyorum. Ama çok heyecanlanacağım bir şey olursa, o zaman yüzde 100’ümle içinde olmak isterim. Yani benim kafam biraz öyle çalışıyor. O yüzden çok fazla korkum yok açıkçası. Olmazsa da başka şeyler olur; film olur, reklam olur, belki bir sonraki sezona olur. O biraz da şans. Hiç aceleci değilim bu konuda. Korkudan çok biraz teslimiyet var bende anlayacağın…
EVLİLİK İÇİN DAHA ERKEN

◊ Bir ‘ana kuzusu’ hali var sende. Hiç yanından ayrılmıyorsun annenin…

– Uzun süredir baş başa yaşadığımız ve birlikte hayat mücadelesi verdiğimiz için ona çok düşkünüm.

◊ Boşanmış bir ailenin çocuğusun değil mi?

– Evet. Ben 6 yaşındayken ayrıldılar. O zamandan beridir de annemle yaşıyorum. Tek çocuğum ben.

◊ Babanla görüşüyor musun?

– Görüşüyorum tabii ki, bir sorun yok.

◊ Peki annen, her Türk annesi gibi “Hadi artık evlen” demiyor mu?

– Öyle bir baskısı olmadı hiç. Ben de evlilik için çok erken olduğunu düşünüyorum. 25 yaşındayım daha…

Birbirimize daha fazla alan sağlıyoruz

◊ Yeni çekeceğin dizide Kerem’le rol alır mısın? Yoksa “Reklam filminde oynadık zaten, yeter” mi dersin? Bu konuda bir ilkeniz var mı ikinizin?

– Sevgililer aynı projede olmaz diye bir şey söylemiyorum. Bunun bir sıkıntı yaratacağını düşünmüyorum. Ama ikimizin de ayrı kariyer yolları var. Kariyerlerimizle özel hayatımızı ayrı tutmak bizim tercih ettiğimiz bir şey zaten. O yüzden ne o öyle bir kafada, ne de ben. Birbirimize daha fazla alan sağlıyoruz.

◊ Tamamen kesip attın. Kafasında sizin için bir hikaye olan senaristin bile önünü kesiyorsun bu cümlelerle…

– Tamam kesmeyeyim öyleyse. Uygun bir proje olursa neden olmasın diyeyim. Sonuçta Kerem’le bir sinema filminde oynayacaktık ve buna çok heyecanlanmıştık. Dizi işinde de o kadar heyecanlandıran bir şey olursa neden olmasın? Ama birbirimizin o alanlarına da dahil olmak çok tercih edeceğimiz bir şey değil.

◊ Halit Ergenç’le Bergüzar Korel şimdi yeni bir diziye başlıyor…

– Ne güzel, seneler sonra tekrar bir araya geliyorlar. Çok güzel. Belli ki proje onları heyecanlandırmış. Biz de Kerem’le çok heyecanlanırsak, neden olmasın?

◊ Merak ediyorum, Kerem’e bir iş geldiğinde ya da sen bir iş yapacağın zaman birbirinize danışır mısınız? Oturup fikir alışverişi yapar mısınız?

– Ne kadar çok merak ediyorsun Kerem’le hayatımızı!

◊ Ben etmiyorum, okurlar merak ediyorum. Kendim için bir şey istiyorsam namerdim…

– (Gülüyor) Tabii ki danıştığımız oluyor, olmaz mı? Fikrini merak ettiğim bir konuysa, onun ilgi alanına giren bir şeyse sorarım tabii. Sen sormaz mısın?

Yeniden üniversiteye hazırlanıyorum

◊ Ne izliyorsun televizyonda, baktığın yerli işler var mı?

– Son dönemde neler oluyor televizyonlarda, hiç bakmadım. Burada değildim. Ama takip ettiğim yabancı bir dizi var; “Mr. Robot”. Ona bayılıyorum. Bugün yeni bölümü çıktı, gidip onu izleyeceğim. Bizde de bu sezon çok iddialı işler çıkacak. İyi birliktelikler ve iyi projeler var, güzel bir sezona hazırlanıyor gibiyiz.

◊ Boş zamanlarında ne yaparsın, kimdir senin en yakın arkadaşların?

– “Medcezir” dizisinden 6-7 kızdan oluşan bir arkadaş grubumuz var, hâlâ görüşüyoruz. Onları çok seviyorum. Arada kızlar buluşması yapıyoruz. Boş zamanlarımda da spor yaparım. Yeni yeni üniversite hazırlığına da başladım.

◊ Üniversiteye mi gireceksin?

– Tekrar üniversiteye girip iyi bir bölüm okumak istiyorum.

◊ Sen ne okumuştun?

– Güzel sanatların tiyatro bölümünü bitirmiştim. Şimdi böyle bambaşka bir şey okumak istiyorum.

◊ Ne mesela? Kafanda vardır bir şey…

– Sosyoloji gibi bir bölüm düşünüyorum ama daha tam netleşmiş değil. Hep ilgi duymuşumdur sosyoloji, felsefe gibi alanlara.
◊ Hazırlanıyor musun sınava?

– Hazırlanıyorum. Öğrenci gibiyim, kitaplarım falan geldi. Sınava bir sene var daha, yeni başladım hazırlanmaya zaten. Haftanın 3-4 günü ders alıyorum hocalarımdan.

◊ Kazanabilir misin sınavı?

– Sen de öyle bir soruyorsun ki, kazanacağıma hiç ihtimal vermiyormuşsun gibi! Kazanırım tabii…

◊ Ben de inanıyorum kazanacağına.

– Teşekkür ederim Cengiz, beni yüreklendirdiğin için.

◊ İyi bir öğrenci misin? Sınıfta falan kalmışlığın var mı, hiç zayıf dersin oldu mu?

– İyi bir öğrenciyimdir. Okuldayken de hiç zayıfım olmadı. Dinlerim, hemen kafama yazarım.

◊ Okulda en iyi olduğun dersler hangisiydi?

– Ortaokulda matematiğim çok çok iyiydi. Ama sonra oyunculuk hayatıma girince sözele yöneldim, daha işime yarar diye. Ama zaten şimdi sistem değişmiş, ikisinden de sınava giriyorsun, sonra tercihini yapıyorsun falan. Bakalım puanlarım yüksek gelirse başka bölümler de tercih edebilirim.

Teksas’a da gittik beraber

◊ 8 yıl koştuktan sonra soluklanıp kendini şarj etmek senin yaptığın…

– Doğru… Çünkü ben içime çok sinen bir işte her şeyimi vererek çalışıyorum. Eğer bu kadar güvendiğim bir şey yoksa, yapmış olmak için yapmayı tercih etmiyorum. O yüzden şimdi bekliyorum ama eminim çok güzel bir şey olacak. Ben bunun bir kayıp olduğunu düşünmüyorum, aksine bütün bu süre benim kendimi geliştirmem, beslenmem, gözlem yapmam anlamında bana çok şey kattı. 

◊ Neler yaptın bu süre içinde?

– Çok seyahat ettim. 3,5 ayım Amerika’da geçti. Uzakdoğu’ya gittim, Avrupa seyahatlerim oldu.

◊ Nereyi beğendin en çok?

– Tayland’ı… Harika bir yer. Her ülkede, her kültürde ayrı bir şey var tabii. Ama ben daha Avrupa’cıyım. Amerika’nın düzeni benim düzenim değil. Ben böyle daha küçük şehirler, daha sıcak insanlar, daha kasabavari yerleri seviyorum.

◊ Amerika’da Los Angeles’taydın, Teksas’a da gittin mi, sevgilinin ‘memleketine’?

– Gitmez miyiz, Teksas’a da gittik.

◊ Bu seyahatlerin hepsini Kerem’le birlikte mi yaptınız?

– Evet, birlikte gezdik.

◊ Beslenmek için sadece seyahat mi ettin, eğitim falan yok mu?

– Tabii eğitim de aldım, kurslara gittim. Biraz sporla ilgilendim. Biraz İngilizcemi geliştirmek adına mesai harcadım. Zaten sürekli müzeydi vesaireydi geziyorsun ama her şeyin ötesinde başka bir dokunun içinde olup insanları gözlemliyorsun. Gözlemlemek bizim işimizin püf noktası. Dünyanın farklı yerlerinde insanlar ne yapıyor? Bizim dışımızda nasıl bir hayat var? Bunları gözlemlemek benim için çok değerliydi.

◊ Okumak, izlemek?

– Çoook… Bir sürü film izledim, bir sürü kitap okudum.