HomeUncategorizedANTEP’TE İKİNCİ PERDE

ANTEP’TE İKİNCİ PERDE

ANTEP’TE İKİNCİ PERDE

ANTEP’TE nereye giderseniz gidin, mutlaka sizi etkileyen bir lezzet vardır. Sokak arasından tutun da artık ünü sınırları aşmış yerlere kadar her yer lezzet durağı Antep’te. Kısaca şehrin dokusunda lezzet var. 

Geçen hafta bahsettiğimiz açık hava pazarı ve Tahmis Kahvesi’nden sonra okurlardan binlerce tavsiye veren mail aldım. Tabii ki birçoğunu ben de daha önce deneyimlemiştim ama listeme eklediklerim de oldu. Şimdilik onları bir sonraki gezimde ziyaret etmek üzere saklı tutuyorum ve anlatacaklarıma kaldığım yerden devam ediyorum.

İMAM ÇAĞDAŞ'IN LEZZET SIRRI 

Gaziantep denince simge haline gelen yer şüphesiz İmam Çağdaş. Yaklaşık 129 yıldır hizmet veriyor. 4’üncü kuşak şu an işin başında. Hepsi birbirinden değerli insanlar. Tek gayeleri var, işlerin iyi olması. İmam Bey’in oğlu Talat Bey hâlâ üretim atölyesinde tatlıya sire vermeden sabah eve gitmez. Talat Bey’in oğlu Burhan Bey de dükkânı kapatmadan eve gitmez. 

Burhan Bey’in oğlu Talat’sa hepsi evlerine gitmeden dükkândan çıkamaz. Herkese ayak uyduran biri. Son kuşak olarak o geliyor. Zaten Burhan Abi’yi anlatmaya gerek yok. İnanılmaz bir hafızası var. Sorun geçmişten günümüze, size Antep’te olan biteni, mekânları, insanları tek tek saysın. O kadar zeki bir adam. Bir o kadar da muhabbetli, keyifli biri. Bu kadar mütevazı adamlar az kaldı. 

O yüzden Çagdas Ailesi çok değerli, Antepliler kıymetini bilmeli. Zaten tatlılarını anlatmama gerek yok. Ünü dünyaya yayılmış. Bu kadar lezzetli baklava yapanı daha çıkmadı. Çünkü amaçları ticaret değil. Memnuniyet birinci sırada. Para olsa inanın 2 senede ufak bir zamla köşeyi dönerler. Ama felsefe öyle değil. İmam Çağdaş’ta köylü de yemek yiyor, holding patronu da. Asıl mesele bunu başarmak.

METANET'TE ÇORBAYI 'YEDİK' 

“Çorbayı yedik” deyince, “Bu adam ne diyor?” diyeceksiniz ama yerel halkla turistin arasında geçen en klasik diyalog bu. Antep’te gidilecek ilk 5 mekân arasında yer alan Metanet’in efsanesi ‘Beyran’. 

Ben beyrana çorba diyordum. Sonra öğrendim ki Antepliler çorba denmesinden rahatsız oluyorlarmış. Sulu olduğu için bize göre çorba kıvamında aslında ama bayağı yemek gibi de. Haşlanmış pirinç, et, kuyruk yağı ve et suyuyla hazırlanan bir yemek. Oldukça da ağır bir lezzet. Antepliler sabah çok erken saatte beyran yemeği yiyorlarmış. Onlar üstüne basa basa “Yedik” dedikleri için ben de şimdi “İçtik” diyemiyorum tabii. 

Mönülerine katmer de eklemişler. Artık tatlı için başka yere gitmeye de gerek kalmamış. Afiyetle bütün yemeğinizi, tatlınızı yiyip kalkabilirsiniz.

ORKİDE'YE GİTMEYİ 2 KERE DÜŞÜNÜN 

Antep’te bu kadar kötü lezzeti sunmak da bir başarı. Bu kadar doğal, organik lezzet bir aradayken, İstanbul bile yerel lezzetler peşinde koşuyorken kalkıp Fransız omleti sunmanın ne âlemi var? Öve öve bitiremedikleri Orkide Pastanesi’nden bahsediyorum. 

Adını o kadar çok duydum ki kalktık kahvaltıya gittik. Güzelim Antep’te yaptığım en kötü kahvaltıydı. Buz gibi ekmekler, buz gibi börekler… Antep’le hiç ilgisi olmayan bir mönü, anlamsız ve amaçsız bir modernlik çabası almış başını gitmiş. Gerçekten tam bir pastane. Servisinde, mönüsünde yöresel en ufak bir tat yok, özen yok. Yeni açtıkları İbrahimli Şubesi, İstanbul’da bildiğiniz Venüs Pastaneleri. Size Antep’te olduğunuzu bir çırpıda unutturur.