IŞIL REÇBER:RÜŞTÜ’NÜN TERLİKLERİNİ BİLE AYAĞINA GETİRİRİM
Efsane kaleci Rüştü Reçber’in eşi Işıl Reçber, “Her şey mükemmel olsun, her şeyi ben halledeyim isterim. Bu geyşalık değil, düzen hastalığı gibi düşünün” dedi.
Işıl Reçber, Posta Gazetesi’nden Nazenin Tokuşoğlu’na çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Önce sağlınızı sorayım. Geçen hafta şiddetli boyun Ağrısıyla hastaneye kaldırıldınız. Geçmiş olsun.
Çok teşekkür ederim. Çok ani oldu. Gece yarısı uykumun arasında sol tarafımın uyuştuğunu, o bölgeyi hissetmediğimi fark ettim. Şiddetli bir ağrı başladı. Acile gittik. Boynumda dört fıtık çıktı, biri epey sıkıntılı. Ana sinirlere baskı yapmış ve omuriliğe dayanmış. Bu da tarifsiz bir ağrıya sebep olmuş. Genel anesteziyle boynuma girdiler. Yavaş yavaş toparlanıyorum. bugün ilk defa dışarı çıktım. Çok riskli bir operasyon.
Neden oldu sizce?
Bu boyun rahatsızlığından dolayı çok doktorla, uzmanla görüştüm. Biri dedi ki, “Bu boyun senin olamaz, bu yaşlı birinin boynu gibi, sen gencecik kadınsın…” Tabii işin içinde yapmaktan vazgeçemediğim sert sporlar da var. Ama doktor, “Omuzlarında çok ciddi bir yük var, bunu omurgandan görüyorum” dedi. Bu manevi bir yük ve ne demek istediğini çok iyi anladım.
“GEYŞA DEĞİL DÜZEN HASTASIYIM”
Ne demek istedi?
Her zaman, her şey mükemmel olsun ve ben kontrol edeyim isterim. Maalesef böyle bir yapım var. Çocukların okulu, kursu… Ben halledeyim isterim. Ev değiştireceğiz, Rüştü hiç uğraşmasın, ona sürpriz yapayım derim. Terlikleri bile hemen kapıya götürürüm, her şey yerleşmiş olsun isterim. Yanlış anlaşılmasın, bu geyşalık değil, düzen hastalığı gibi düşünün. Böyle mutlu oluyorum ve bunu kendim için yapıyorum.
Ama yoruluyorsunuz…
Evet, bir yerde kopabiliyor işte… Mücevher koleksiyonum, çocuklar, eşim, sosyal sorumluluk projeleri… Her gece 2’de yatar, Sabah 6’da kalkarım. Sonunda olan oldu. Vücut bana uyarı gönderdi.
Yardıma ihtiyacı olan çocuklar ve gençler için elinizden geleni yapıyorsunuz. Şu sıralar, ‘Kadınlar ve gençler güçlensin, destek sensin’ projesindesiniz…
Ne ekersen onu biçersin. İki evladım var, Allah herkesinkini bağışlasın. Yaptığınız herhangi bir iyilik geri dönüyor. Ben toplumda kadın figürünün çok önemli olduğunu düşünüyorum.
“ŞİDDETE KARŞI SUSMASINLAR”
Kadına yönelik şiddet konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kadınların sağlıklı yaşam haklarına engel olunuyor. Kabul edilebilir değil.
Ünlü, güçlü kadınlar bile şiddet görüyor ve bıçak kemiğe dayanana kadar susuyorlar…
Maalesef çok acı. Başıma geldiğini düşünmek bile istemiyorum ama bunu paylaşmak da o kadar kolay değil. Toplumda bir yeriniz var. Ama bastırdıkça da olaylar büyüyor, susmamak gerek. Herkes susunca parkta tek başına yürümeye korkar hale geliyoruz.
Sizi arıyorlar mı, “Işıl Hanım yardım edin” diye?
Aramazlar mı. Önce onu rahatlatıyorum. Ailesiyle iletişim kurmaya çalışıyorum. Şikayette bulunması için yardımcı oluyorum. Böyle bir alın yazısı yok, susmasınlar.
“Rüştü’yle evlenmesem de, sosyal sorumluluk adına elimden geleni yapardım” der misiniz? Maddi olanaklarınız ne kadar etkili?
17 yaşında tanıştım Rüştü’yle. 19 yaşında evlendim ama yaptıklarımın ne eşimle, ne de maddiyatla hiç ilgisi yok. Durumum iyi olmasaydı manevi destek verirdim. Çözüm üretmeye çalışırdım. Para hiçbir şey değil. Bu benim karakterim. Rüştü’nün kazandığı parayla alakası yok.
“SELÜLİTİ ENGELLEYEN AT KILI FIRÇASI”
Hiç ‘az bakımlı’ fotoğrafınıza rastlamadım ama bu zaman zaman eleştiriliyor. “Bu kadın hiç mi makyajsız, fönsüz sokağa çıkmaz” diye…
Çok çıkıyorum aslında ama sadece davet, lansman fotoğraflarını görüyorsunuz. Tabii ki makyajsız geziyorum, saçımı tepeden gelişigüzel topluyorum. Yataktan normal bir insan gibi kalkıyorum. Öyle de yaşıyorum.
“HER GÜN 15 DAKİKA İKİ BACAĞI TARAMAK GEREKİYOR”
Sizinle yeni tanışanlar ne tepki veriyor?
“Aaa biz sizi çok farklı zannediyorduk, mesafeli, soğuk…” Çünkü o sürekli bakımlı olma hali böyle bir etki bırakıyor olmalı. Tanımadığıma, az tanıdığıma mesafe koyarım. Çizgim vardır. Aşmam ve kimseye de aştırmam ama kesinlikle soğuk biri değilim.
Japonya’dan aldığınız at kılı fırçası çok konuşuldu.
Her gün 15’er dakika iki bacağı taramak gerekiyor. Epeydir yapmıyorum. Kan dolaşımını sağlıyor, selüliti engelliyor. Çok faydasını gördüm. Sporun da etkisi aynı, genç kalıyor vücut.
Güzellik dünyasında yeni favoriniz var mı?
Son favorim uçları iğneli bir roll-on. Yüzde mikro delikler açıyor ve iğneler kan dolaşımını hızlandırıyor. Az uyuduğum için bazı sabahlar yorgun ve solgun oluyorum. Evde üç dakika yüzüme uyguluyorum. Üstüne bir de soğuk maske… Gergin bir ciltle çıkıyorum evden.
“BOTOKSA GEREK YOK”
Güzellik salonu evde, şahaneymiş!
Sürekli “Yüzüne neler yapıyorsun, cildinle çok mu uğraşıyorsun” gibi sorular soruluyor. Cerrahi anlamda hiçbir şey yapmıyorum. Klinik uygulamalar yapıyorum ya da yaptırıyorum. Oksijen terapi vazgeçilmezlerimden. Bir de evde yaptığımın daha geliştirilmişi var, arada onu yaptırıyorum. PRP dedikleri uygulama; kendi kanınızdan elde edilen plazma yüzünüze enjekte ediliyor. Yani kendi kanınızla yenileniyorsunuz.
Üç ayda bir botoks yaptırdığınız söylentileri de yalan o zaman.
Yok öyle bir şey. Bu dediklerimi yapınca botoksa gerek kalmıyor. O biraz ciltle de alakalı, kimi 20’sinde başlıyor, kimi 40’ında. Ben o konuda hem şanslıyım hem cildime iyi bakıyorum.