BURCU BİRİCİK:HEM RÜKÜŞÜM HEM PİNTİ!
Burcu Biricik, Kanal D’nin ‘Hayat Şarkısı’ dizisinin en sevilen başrollerinden… Skandaldan uzak, kendi halinde bir oyuncu. Şöhrete doğru giden yolculuğunu sordum, o da anlattı.
■ Türkiye’de yetenek yarışmalarından kimse çıkmıyor diye bir eleştiri var. Ama siz varsınız, Beren Saat, Engin Akyürek var. Bunu bilmiyor mu insanlar, yoksa siz mi saklıyorsunuz?
Yoo saklamıyorum. Saklanabilir bir şey değil zaten, Kanal D’de yayınlandı. Gerçi çok izlenmeyen bir iş oldu. Konsept tam oturmadı, bir yaz projesi olarak kaldı. Belki o nedenle bilmiyorlardır.
■ Sizden önce de yapıldı yetenek yarışmaları ama kimse ‘star’ olamadı. Böyle olunca, hangi duyguyla katılıyorlar yetenek yarışmalarına merak ediyorum.
Star olacağımı düşünerek katılmadım. Arkeoloji öğrencisiydim. İzmir’de tiyatro yapıyordum. Beren Saat’lerin yarışmasından sonra tekrar hortladı bu tarz yarışmalar. Benim niyetim yoktu önce, annemle abim ısrar edince gittim. Profesyonel oyuncu olmak gibi bir fikir yoktu aklımda.
■ Oyuncu olmak istemiyor muydunuz?
Özel sektörde bir iş bulurum, tiyatromu da yaparım diye düşünmüştüm, kendi dünyamda. Ama tiyatro hep aklımdaydı.
■ Yarışmadan sonra ne oldu?
Birinci olduktan sonra İstanbul’da biraz deneyim kazanmak istedim. Sonra İzmir’e dönecektim. ‘Muhteşem Yüzyıl’dan cariye teklifi geldi. Fakat “zaten oyunculuk yapamazmışım, set hiç bana göre değil” diye düşünmeye başladım. İzmir’e dönüyorum dedim. Bu sefer ‘Düşman Kardeşler’ dizisi geldi. O şekilde devam etti.
■ İlk başrolünüz ‘Hayat Şarkısı’ mı?
Evet. İlk adamakıllı başrolüm. Herhalde benimki cahil cesareti çünkü zor bir roldü. Kaybedecek bir şeyim olmadığı için kabul ettim. En fazla “bu kıza başrol verdiler, kaldıramadı” denirdi. Riskliydi ama çok inandım. İnanmanın da seyirciyi ne kadar etkilediğini gördüm. Ama Hayat Şarkısı’nda kadromuz çok sağlam. Tek kişiye yüklenen bir sorumluluk yok. Beraber götürüyoruz.
■ Bir karakteri canlandırıyorsun, sonra evinin kadını oluyorsun. Beş dakika önce başka bir şeydim demez mi insan?
Şizofrenik bir durum… Biraz öyle. Uykularımda bile sahne çekiyorum. Allahtan, ben de, dizideki Hülya da hiperaktif karakterler. O yüzden çok çatışmıyoruz. Durgun bir kız olsaydım çok zorlanabilirdim.
■ Dizinin günü neden değişti?
Gün değişikliği kanal politikası, reyting kaygısı yüzünden değil. Yanlış bir algı oluşmasın. Planlanan bölüm sayımız 52’ydi. Kabak tadı vermeden, saçmalamadan ve güzel bir yerde bitirelim istiyorduk. Şimdi 56. bölüme kadar çekme kararı aldık. 56’da bitmesi planlanıyor.
GİYİNMEKTEN ANLAMIYORUM
■ Savruk musunuz? Pinti misiniz?
Pinti bulur bazı kişiler. Öyle kıyafetmiş, tarzmış, çantaymış umurumda değil. Kazanıyorum, tatile gidiyorum. Hayat böyle benim için. Doğum günümde çanta aldım, o günden beri onu kullanıyorum. Dolabımda pijama tarzı kıyafetlerden başka bir şey yoktur.
■ Kıyafete verilen paraya acıyorsunuz yani…
Evet, hiç bana göre değil, yazık. Kıyafet konusunda pintiyim. Yemeğe, gezmeye veririm, arkadaşlarıma dağıtırım…
■ Star olunca giyinmek lazım… Sizde olan başkasında olmamalı falan…
Bende o yok. O yüzden 50 yaş üstü teyzeler bana bayılıyor. İstanbul Kırmızısı’nın galasına gittik. Montumu giyip setten gittim. Bir sabah programında “Burcu Biricik OUT, geri kalanlar IN” dediler. Hahahaha. Çok alaturka bulmuşlar, sağ olsunlar. Çok anlamsız geliyor. Ne bulursan bul, film izlemeye gidiyoruz oraya.
■ Ama gala sonuçta…
Çok üşengecim. Bununla bu olur mu, iyi gider mi diye uğraşacak vaktim yok. Çok da anlamıyorum giyinmekten zaten. Rüküşüm!
ÖNCE İSMİM SONRA ÇOCUK
■ Eşiniz oyuncu mu?
Reklam sektöründe.
■ Birbirlerine uzak sektörler olsa, o evlilik yürümez.
Evet yakın sektörler. Ailesinde oyuncular olduğu için çalışma tarzlarını biliyor. Bu yüzden problem yaşamıyoruz. Sete de sürekli gelip gidiyor.
■ Çocuk istemiyor musunuz?
İstiyoruz. İsmim daha sağlamlaştıktan sonra olabilir. Birkaç sene kaybolursam “Bu kız kimdi?” denmesinden korkuyorum. Piyasanın dengelerini bilmiyorum ama örnekleri görüyorum. Kimler kimler unutuldu.
PARAYI EKRANDAN KAZANDIM AMA…
■ Tiyatroda insanı tatmin eden ne?
Alkış. O heyecan, o titreme hiçbir şeyde yok. Şu an ayaklarımı titretecek kadar beni heyecanlandıracak bir şey yaşamıyorum.
■ Neden? Her Çarşamba kalkıp merakla reytinge bakmıyor musunuz?
Bakıyoruz tabii ama beni “Allahım ne yapacağım şimdi” dedirtecek kadar heyecanlandıran tek şey tiyatro.
■ Tiyatrocular dizi sektörüne tepeden bakıyor genelde…
Öyle bir bakış açım yok. Sanatkar değildim zaten. Üniversitede tiyatro yapıyordum. Parayı da ekrandan kazanmaya başladım.
■ Televizyona bulaşanlar genelde tiyatroya dönmez.
Ben döneceğim. Bir oyun hazırlığındayız. Altı yıl uzaktım, dönünce ne olacak merak ediyorum.
Posta-Armağan Çağlayan