HomeUncategorizedBURCU ESMERSOY’DAN İTİRAF

BURCU ESMERSOY’DAN İTİRAF

BURCU ESMERSOY’DAN İTİRAF

Yıllar geçtikçe güzelleşen, başarılı, karizmatik, eğlenceli bir kadın… Burcu Esmersoy, herkesin imrenerek baktığı isimlerden. Ama kısa bir süreliğine de olsa onun o pırıltılı dünyasını bir kenara koyun. İşte o zaman yıllarca annesine teyze demek zorunda kalmış, aldatılmış, boşanabilmek için çok ciddi bedeller ödemiş güçlü bir kadınla karşılaşacaksınız. Esmersoy’la buluştuk; Arda Turan’la yılan hikâyesine dönen meselelerinden çocukluk travmalarına, her şeyi masaya yatırdık.

Yılan hikâyesine dönen Arda Turan meselesiyle başlayalım. Gerçekten kanka mıydınız yani?

– Arda’ya hissettiğim duygu aşktan daha büyük. Çok büyük bir dostluk. İlk kez sana söyleyeyim; çok âşık olduğum biri vardı. Arda onun kardeşi gibi. Benim kitabımda daha önce sevgilim olan bir erkeğin çevresinden biriyle birlikte olmak yazmaz. Sevgililerimin erkek arkadaşlarıyla yakın olurum ama onlarla çıkmam.

Peki nasıl bir ilişki sizinki?

– Arda benim omzunda ağladığım biri. Ayrılık sürecinde de bana çok destek oldu.

Şu an konuşuyor musunuz?

– Tabii konuşuyoruz.

Madem öyle, GQ’nun töreninde o ödül alırken neden sahneyi terk ettiniz?

– Sahneye birini davet ettikten sonra rol çalmamak için uzaklaşırım. Bunu sadece Arda’ya yapılmış gibi göstermek çok ayıp.

Gecenin sonunda birbirinizi sosyal medya hesaplarınızdan sildiğiniz yazıldı…

– Ben takip ediyorum. Çünkü hayatımda onu takip etmememi isteyen biri yok!

Yine de bu küsme-barış hikâyelerine bakarsak; ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler…

– Bunlar herkesin yaşadığı şeyler. Bazen bir birlikteliğin olur ve artık bazı arkadaşlarının hayatında olmasını istemezsin. Arkadaşımın hayatındaki kişi benimle görüşmemeyi tercih ettiyse, arkadaşım da ona saygısından benimle görüşmek istemeyebilir. Dostluk dediğin; beklemek ve sana döndüğünde kollarını açmaktır. Gitmek isteyen gider, gelmek isteyen gelir, dostluk bunu gerektirir!

Geçmişteki aşktan bahsettik. Şimdi hayatınızda olan Tuna Bey (Aksu), okuyunca bozulmaz mı?

– Hayır. Benimle ilgili her şeyi bilir.

Yeni sevgilinizden evlenme teklifi aldınız mı?

– Sağ olsunlar, birlikte olduğum bütün erkek arkadaşlarım benimle evlenmek istedi. Daha önce evlenmemişlerdi, evliliği güzel bir şey olarak hayal ediyorlardı. Ama ben onları vazgeçirdim.

Eski eşiniz Massimo Cusimano, kendinizi Angelina Jolie sandığınızı, bu yüzden boşandığınızı iddia etti. Sizse aldatıldığınızı söylediniz…

– Massimo, ‘no name’ biri, bir araba markasının sportif direktörü. O röportajlarda niyeti yabancı damatlıktan yürümek, oyunculuk falan yapmaktı herhalde. Yaklaşık 2.5 senelik birlikteliğimizde yanlış kişiyle evlendiğimi altıncı ayda fark ettim.

Nasıl oldu?

– Balayında hamile kaldım. Düşük yaptım. Bana yaklaşımı değişti. Bir süre sonra da aldatıldığımı öğrendim.

Sizi kiminle aldattı?

– Eşimin birlikte olmayı tercih ettiği kişi, evli ve zengin bir kadındı. Araştıran biri olmadım ama önüme düştü. Anneme kanser teşhisi konmuştu. Hastaneden çıktıktan sonra bana söylediği ikinci şey; üç gün sonra Monte Carlo’daki bir partiye katılmak istediğiydi. Zaten sonra o partiye sevgilisiyle gitmiş. Anne-babasını da davet edip o kadınla tanıştırmış. ‘Niyetleri ciddi herhalde, ben engel olmayayım’ dedim. Başka bir ilişkisi olduğunu bildiğimi söyledim. Kabul etti. Benim ondan değil, onun benden maddi-manevi istekleri oldu. Hayatımdan gitmesini o kadar çok istiyordum ki resmen özgürlüğümü satın alarak boşandım.

Hikâyenizde aldatılma, aşk acısı, her şey var… Oysa size bakınca görülen; güzel ve mutlu bir kadın…

– Şimdi hayat güzel ama hikâyemde binlerce dram var. Ben 5, ablam 7 yaşındayken anne-baba ayrıldı. Sebebi, babamın annemi aldatmasıydı. Annem annesinin evine döndü. Ama anneannem babama sinirinden “Çocuklara bakmak zorunda değilim” dedi. Bize babaannem ve dedem baktı. Yere düşünce “Anneciğim” diye değil, “Babaanneciğim” derdim.

Anne-babanızla görüşür müydünüz?

– Babamla görüşmedik, onun tercihiydi. Ablam ve annemden olan üvey kız kardeşim, benim canım. Babamdan olan bir üvey kardeşim daha var, onunla tanıştırılmadık. Annemle de yıllarca teyzem olarak görüştüm! İkinci evliliğini çok âşık olduğu biriyle yaptı. Eşi Yavuz Abi’nin ailesinden annemin boşanmış bir kadın olduğunu sakladılar. Annem bizi kız kardeşinin çocukları olarak tanıttı. 12 sene her pazartesi anneme akşam yemeğine gittik. Yavuz Abi’nin ailesi vefat ettikten sonra bunu açıkça söylemeye başladık.

Buna kızmadınız mı?

– Yok, benim kafam öyle çalışmıyor. 

Sizin asıl mesleğiniz ne?

– Televizyoncuyum. Aslında ‘şov kızı’ diye bir kavram var. Ama bu, dans edip orasını burasını açan anlamına gelmiyor, ‘her şeyi içinde barındıran’ demek.

Ardı ardına birçok reklamda oynadınız. Yüzüm eskir diye korkmuyor musunuz?

– 1998’den beri ekrandayım, sence eskidi mi?

‘KÖTÜ BİRİ’ DİYECEKLERİNE ‘KÖTÜ SESİ VAR’ DESİNLER

39 yaşındasınız ve her geçen gün güzelleşiyorsunuz… Bir kadının en güzel yaşları 35-40 arası derler, doğru mu?

– Bunu ben de geçenlerde fark ettim. Çocukluk fotoğraflarıma baktım. Hele o güzellik yarışmasındaki hallerim, yanaklarda kilolar falan… Zamanla yüzüm oturdu herhalde. Kendimi tanıdıkça ön plana çıkaracağım şeylerimi keşfettim.

İnsanlar sesinize takık…

– Bulmuşlar bir şey, oradan vuruyorlar. Vursunlar, mutlu olsunlar. Kötü biri diyeceklerine kötü sesi var desinler.

GÜZEL ÇOCUK AMA O KADAR DELİRMEDİM!

Bir keresinde “Güzellik yarışması sonrası kapımda yatanlar vardı” demişsiniz…

– Bu sadece o döneme özel bir şey değil. Geniş zamanlı düşün; benim hep kapımda yatanlar oldu (gülüyor).

Geçen hafta katıldığınız bir ödül töreninde ön koltukta Barış Arduç da vardı. Sizi onunla yakıştırdılar…

– Sevgilim var. Ayrıca 39 yaşımdayım, biraz sıksam Barış Arduç’u doğururdum. O kadar delirmedim Hakan! Güzel çocuk. Benim yapabileceğim tek şey onu izlemek ve güzel bir ilişkisi olsun diye dua etmek.