CİNSELLİK AYIP DEĞİL AMA…
Onun anlattığı dünyada sınıf farklılığı, seks, sapkın ilişkiler ve karanlık var. Sosyal medya paylaşımlarıyla tanınan, Pucca’nın kardeşi Zodi, ikinci kitabı ‘Capella’ ile karşımızda… “Bu karanlık ve distopik dünya beni çoktan içine hapsetti” diyen yazarla konuştuk.
Siyah Kelebek’ romanınız ‘Capella’ ile devam ediyor. Neden bu karanlık ve distopik dünya sizi bu kadar çekti?
– Galiba yaşadığım coğrafyada gökkuşağının renklerinden bozma kuyruklara sahip ‘unicorn’ları hayal etmek artık mümkün değil. Bu karanlık ve distopik dünya beni çoktan içine hapsetti! Birilerine derdimi anlatma çabası benimki, ressam olsaydım muhakkak karanlık şeyler çizerdim. Karanlıktan korkmak yerine onu sevdiğiniz zaman ortaya harika şeyler çıkabiliyor. En doğru örneği Edgar Allan Poe olsa gerek.
‘Capella’da anlattığınız ‘Ain’ gezegeninde, karanlık, zor ve uçlarda yaşamlar var. Bu gezegen ne kadar günümüz dünyası, hatta Türkiye’sini anlatıyor?
– Ain gezegeninde yaşayanlara Türkiye’yi anlatsak herhalde ‘fantastik bir kurgu’ gibi hayretle dinlerlerdi. Yarattığım dünyada ölmek, öyle sanıldığı kadar kolay değil, kendini öldüreceksen arkanda bıraktığın parçalarını da düşünmek zorundasın. Yasalar sana bencil olmaman gerektiğini gösteriyor ama aynı yasalar çıldırmış gibi bencil davranıyor. Belki günümüzde artık bodrum katlarında köle barındıran insanlar yok ama her birimiz bu sistem içinde gönüllü köle değil miyiz? Yazdığım dünya yaşadığımız dünyadan daha hümanist bile olabilir.
Anlattığınız gezegende sınıf farklılıkları almış başını gidiyor. Pedofili, sapkınlık… Ne kadar günümüz toplumundan yola çıktınız?
– Son dönemde yaşanan her şey benim yazdıklarımdan daha iğrenç, çünkü maalesef gerçek. Sapkınlık aldı başını gidiyor ama artık kimse sorunu kadınların giydiği mini eteklerde, gösterdikleri uzuvlarında aramasın! Sorun erkeklerin beyinlerinde. Bence erkekler hemcinslerinin bu sapıklıkları için kadınları örtmekle uğraşmak yerine örgütlenip sapık zihinlerle mücadele etmeli. Benim hikâyemde zavallı bir çocuğun yaşadığı tacizi, tecavüzü kendi cümlelerimle anlattım. Bundan sonra yazacağım her şey, rahatsız etmeye devam edecek. Yaşadığımız dünyada rahatsız milyonlarca insan var, onları şekillendirip anlatmaktan asla vazgeçmeyeceğim.
Kitabınızda insanlar diğerlerini aşağılamak için onlara tonla para ödüyor. Ve bu şekilde tatmin oluyor. Sizce günümüz toplumunda böyle tatminler yaşanıyor mu?
– Günümüzde aşağılamak parayla değil bedava. Bunu seremoni haline getirenler kesinlikle vardır. Televizyonlarda izlediğimiz saçma sapan yarışma programlarına katılan insanlar para karşılığında kendilerini aşağılatmıyorlar mı?
BARDAĞIN BOŞ TARAFINI GÖRÜYORUM
Pucca’nın kardeşi olarak sizden onun yazdıkları gibi eğlenceli kitaplar bekliyorduk…
– Ben bardağın boş tarafını görüyorum herhalde. Kardeşim kendi hayatını, günlüklerini anlattığı için yazdıkları eğlenceli şeylerdi. Hayal dünyamda olup bitenleri yazıya dökmek oyun gibi geliyor, yazarken öyle keyif alıyorum ki zaten eğleniyorum. Eğlenmek için gülmeye gerek yok galiba.
Yazdığınız bütün hikâyeler bir yerde birine acı çektirmeye dönüşüyor. Siz de acıdan hoşlanıyor olabilir misiniz?
– Fiziksel acıdan hoşlanmıyorum ama melankolinin verdiği acıdan bazen keyif alabiliyorum. Bir yandan yaşım otuzlara geldiği için melankoli de gereksiz bir dramadan ibaret geliyor.
Bu kadar konuyu yazan biri olarak sizin cinsellikle aranız nasıl?
– Aslında cinsellik yazmıyorum, cinsellik varoluşumuzun, doğumun sebebi. Bizim ülkemizde cinsellik denince öcü gibi algılanıyor. Ayıpmış gibi, var olmanın sebebi nasıl ayıp olabilir bunu anlamıyorum. Ayıp değil ama kesinlikle mahrem. Yarattığım dünya rahatsız edici bir dünya, ben yalnızca cinselliğin rahatsız edici kısımlarını yazıyorum. Cinsellik bana göre aşktır fakat cinselliğin romantik halinin benim yazdığım hikâyede yeri yok.
Gerçek olan sosyal medyadaki neşeli halleriniz mi, yoksa kitaptaki karanlık kadın mı?
– Ahh Hakan ah, kadınlar için çağımızın vebası duygu durum bozukluğu! Sosyal medyada şakalar yapan Merve; keyifli, mutlu, neşeli… Ama içimde, derinlere gömdüğüm çığlık sesinden bile keskin haykırışlarım var. Onları yazıya döktüğümde ortaya bunlar çıkıyor işte!
BU KİTAP LATTE YUDUMLAYARAK YAZILMADI
** Gerçek adım Merve. Uzayı çok seviyorum. Zodiyak da uzayın çöplüğü. Bir blog açtım ve orada Zodiyaklı diye yazılar yazmaya başladım. Ablamın (Pucca) blog’u da almış yürümüştü. O da yazılarında benim adımı Zodiyaklı diye geçirince öyle kaldı. Kitaplarımı Zodi diye imzalıyorum.
** Roman yazmak benim çocukluk hayalimdi. Okulu yarıda bıraktım. Hukuk seçerek yanlış bir tercih yapmışım. Gönül isterdi, felsefe, psikoloji ya da sosyoloji bölümünü tercih etseydim. Yine de kendimi geliştirmeyi, yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Yazdığım kitabın altyapısında da felsefe ve psikoloji var. Boğaziçi Üniversitesi’nin açık derslerini, TED konuşmalarını kaçırmıyorum; fırsat bulmuşken bunu da belirteyim, bu kitaplar Starbucks’ta lattemi yudumlayarak çıkmadı.
** Klasik yaşayan biriyim. Tek keyif aldığım, yeni şeyler öğrenmek ve şaşırmak. Yaşadığım dünya herkesle aynı ama zihnimde genişleyen bir evren var, orada yeni galaksiler, gezegenler… Öğrendikçe büyüyüp genişliyor ve sonsuzluğa ulaşıyor.