HER GÜN FARKLI…
BU hafta Türk mutfağı lezzetlerinin izinden gitmişim farkında olmadan. Kimi şık bir meyhane, kimi esnaf lokantası olan mekânlarda birbirinden özel lezzetlerle karşılaştım. Dünya mutfağını da es geçmedik tabii…
Kalbim Karaköy Lokantası’nda kaldı
2000 yılından bu yana hizmet veren Karaköy Lokantası’nda Türk mutfağının birbirinden lezzetli tatlarını bulabiliyorsunuz. Öğle yemeğinde daha çok etrafındaki iş merkezlerinin tercihi olan mekânda akşam yemeği vakti geldiğinde atmosfer tamamen değişiyor. Daha çok nezih bir meyhane havasına giriyor diyebilirim. Ben akşam saatlerinde gitmeyi tercih ettim. 2 katlı mekânda gelenekselliği tam anlamıyla yaşatmak için dekorasyon tercihlerini çinilerden yana kullanmışlar. Bütün detayları en ince ayrıntısına kadar düşündüklerini içeri adım attığınızda hissedebiliyorsunuz. Akşam yemeği ve pazar günü servisi için ‘17 yaş kuralı’ bulunan bu şık meyhaneye giderken rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim. Aç gidin çünkü mezeleri muhteşem. Servise oldukça önem veriyorlar. Her mezeyle beraber gelen kaşık, börülce servisine sıra geldiğinde çatala dönüştü. Küçük ama önemli bir ayrıntı bence. Enginar, humus, midye dolma, patlıcan salata, beyaz peynir ve börülce ile başladık yemeğimize. Tattığım mezelerin hepsi birbirinden lezzetliydi. Ara sıcak olarak kalamar tava ve yaprak ciğer tercih ettik. Bir de bu kadar lezzetin üstünde Türk tatlıları olmazsa olmaz tabii. Finali baklava ve vişne soslu muhallebiyle yaptık. Fiyat konusuna gelince servis, lezzet ve kalite göz önüne alındığında bence gayet makul. Hatta bu servise ve lezzete göre az bile. Bu tatlardan sonra kalbim Karaköy Lokantası’nda kaldı diyebilirim. Tebrikler!
Karaköy Gümrük’ün günlük mönüleri
KARAKÖY’DE bu hafta ikinci durağım Karaköy Gümrük oldu. Tam meydanda bulunan bu özel mekâna her gittiğimde farklı mönü ve lezzetlerle karşılaşıyorum. Mutfağın başında Yunan şef Stavriani Zervakakou var. Sabit mönüsünün yanında, mevsim sebze ve balıklarına göre hazırlanmış günlük mönüleri de mevcut. O sabah ya da bir gün öncesi taze ve mevsiminde ne malzeme bulursa onunla yemek yapıyor şef. Mekânın kapısından girince sakin bir hava, sade ve şık bir dekorasyon karşılıyor. Tahta merdiven, koyu renk sandalye ve duvarlar, ufak bir set masaya konuşlanmış, kurabiye ve tatlılarla daha ilk anda sevdiriyor kendini mekân. Bu şık ve sade hali, çalan müzikle birlikte dingin bir hava sağlıyor. Öğle yemeklerinde tam kafa dinlemelik bir mekân anlayacağınız. Akşam yemeği servisi de veren restoranın mutfağı akşam 10.30’da kapanıyor. Yer bulabilmek için mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.
Arda’nın Arşiv’i
Arda Turan, kardeşi Okan ve ortağı Cemal Sarıhan ile Şişli’de açtığı Arşiv Türk Mutfağı’yla yeme içme sektörüne giriş yaptı. “Yeni nesil esnaf lokantası” sloganıyla rekabete taze bir soluk getiren Arda’nın bu girişimini çok beğendim. Geçtiğimiz günlerde de bir arkadaşımla nerde yiyelim diye düşünürken kendimizi Arşiv’de bulduk. İçerisi çok ferah, sade ama özenle dekore edilmiş. Tam bir esnaf lokantası tadında olan Arşiv’de ev yemeklerinin yanı sıra odun ateşinde döner de bulunuyor. Çorbalar, zeytinyağlılar, sulu yemekler hepsi yan yana dizili sergileniyor, siparişinizi seçerek veriyorsunuz. Biz de her şeyden bol bol söyledik. Yemeklerde kullanılan malzemeleri Anadolu’nun farklı bölgelerinden temin ediyorlarmış, bu da yemeklerin görüntüsüne ve tadına yansıyor. Fiyatları gayet makul. Umarım uzun soluklu olur, yolları açık olsun.