HomeUncategorizedİSTANBUL’A İLK GELDİĞİMDE ÇOK AĞLADIM

İSTANBUL’A İLK GELDİĞİMDE ÇOK AĞLADIM

İSTANBUL’A İLK GELDİĞİMDE ÇOK AĞLADIM

Sinop’ta, Karadeniz’in hırçın dalgalarıyla doğup büyüdü, İstanbul’da şöhreti yakaladı. İşte Kanal D’nin yeni dizisi ‘Altınsoylar’ın başrol oyuncusu Ayça Ayşin Turan’ın, geceleri deniz kenarında çekirdek çıtlamaktan, milyonlarca kişinin izlediği bir dizinin başrol oyunculuğuna uzanan hikâyesi…

‘YAŞADIĞIM HİÇBİR ŞEYDEN PİŞMAN OLMADIM’
** Ayça Ayşin Turan’la Beylerbeyi’nde ‘Altınsoylar’ dizisinin çekildiği villada adeta yazdan kalma bir günde buluşuyoruz… Turan, villanın merdivenlerinden koşarak geliyor… 24 yaşındaki hemen her genç kız gibi enerjik. Koyu mavi gözlerinin şekli adeta masal karakteri ‘Bambi’yi andırıyor.
** Şimdiye kadar iki farklı dizide 370 bölüm oynamış. Ama hakkında çok az şey biliniyor… Nedenini merak ediyorum… Teybi çalıştırdığım an ağzından çıkan ilk cümle “Röportaj fobim var” oluyor…. O zaman sebebini anlıyorum… 
** Oyunculuk konuşarak ısınıyoruz. “Hep kendime odaklanıp işimi nasıl daha iyi yaparım, onun peşine düştüm. Kendimi hayallerle asla sınırlamıyorum, hayatın akışına göre yaşamayı tercih ediyorum” diye anlatıyor.
** Özel hayatından bahsetmeyi sevmiyor. Bir dönem Özcan Deniz’le yaşadığı iddia edilen ilişkiye çaktırmadan girmeye çalışıyorum: “İlişki yaşadım mı? Bunu sizler yazdınız!” diyor… “Adınızı internette aradığımda karşıma çıkan ilk bilgi bu oluyor. Bu durumdan rahatsız mısınız?” diye sorduğumda da “Genel olarak geçmişte yaşadığım hiçbir şeyden pişman olmadım. Yaşadıklarım beni ben yaptı” diye tamamlıyor cümlesini…

Babam Kastamonulu, annem Sinoplu. Görücü usulü tanışıp evlenmişler. Sinop’ta doğup büyüdüm. Kalabalık bir ailemiz vardı. Yedi kardeşiz. Ben en küçükleriyim, tekne kazıntısı… Beş abim olduğunu duyanlar küçük yaşlardan beri hep çevremden korkup kaçtı! Koruyup kollanma açısından abilerimin hayatıma etkisi büyük oldu, kendimi hep güçlü hissettim.

Daha delikanlı bir kız oldum. Büyüdüğüm coğrafyanın, Karadeniz’in enerjisi ruhuma ve hayatıma çok yansıdı. Mesela gülmeyi çok seviyorum. Her şeye güzel bakmaya özen gösteriyorum. Mutsuzlukların kenarından köşesinden kaçmaya çalışıyorum.

Oyunculuk çocukluk hayalimdi’ gibi bir klişe söylemeyeceğim ama küçük yaşlardan beri ileride ne tür bir meslek yapmam gerektiğini çok iyi biliyordum; sanatla ilgilenecektim. Bu yüzden üniversite sınavında ilk tercihim Mimar Sinan Üniversitesi oldu ama kısmet, İstanbul Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’nü kazandım… Bu sayede İstanbul’a kalıcı olarak yerleştim. Sinop küçücük bir şehir. Orada her şey sakindi, herkes birbirini tanırdı. Özgür ve rahattık. Geceleri deniz kenarında oturup çekirdek çitlerdik.

İstanbul’un kaosu başlarda beni korkuttu. Çok ağladım. Geri dönmeyi düşündüğüm zamanlar oldu ama pes etmedim. En büyük destekçim annemdi.

Oyunculuğa ilk adımımı menajerim Tümay Özokur sayesinde attım. Ortak bir arkadaşımız aracılığıyla tanışmıştık. Üniversite birinci sınıftayken okul bahçesinde oturduğum bir gün beni aradı. Ertesi gün annemle ajansa görüşmeye gittik. Gidiş o gidiş… İlk işim, 245 bölüm süren, ‘Dinle Sevgili’ adında bir dizi oldu. Ardından Gaziantep’te çekilen ‘Karagül’ dizisine başladım. Dört sezon, 125 bölüm sürdü… Arada ‘Sevimli Tehlikeli’ isimli bir de sinema filmim oldu. Tabii okulum üçüncü sınıfta dondu. Ama bitirmek istiyorum.

Alaylıyım, setlerde büyüdüm, çevremdekilerden hep daha fazla ne öğrenirim, bunun peşinde oldum. Güzellik bu mesleğe başlarken önemli ama tek başına yeterli değil. Sadece oradan ilerlemeye çalışsaydım ilk işimden sonra ilerleyemezdim. Ayrıca gerçekten kendimi güzel bulmuyorum. Sıradan bir insanım işte!

Beni Miranda Kerr’e benzetiyorlar… Çok başarılı ve güzel bir kadın. Ama hayatım boyunca kimseye benzetilmekten hoşlanmadım ve hoşlanmayacağım. Kulvarlarımız bile farklı… Ben Ayça’yım, o Miranda… Hiç estetiğim yok, sadece dişlerim yapıldı. Onlar da Özcan (Deniz) Bey’in önerisiyle yaptırıldı.

‘Altınsoylar’da Burcu karakterini canlandırıyorum. O da benim gibi özgürlükler ülkesinin mağrur prensesi… Kendi ayakları üzerinde durmak isteyen bir kız. Bu yolda karşısına ailesi ve nişanlısı çıkıyor. Ailesi evlenmesi için baskı yapıyor, o da okulun bitmesini şart koşuyor. Okul bittikten sonra da bütün altınları alıp kaçarken Oğuz karakteriyle karşılaşıyor. Yağmurdan kaçarken doluya tutuluyor ve Altınsoylar ailesinin içine düşüyor. Bugünlerde hepimizin böyle bir diziye ihtiyacı vardı. Seyircilerin nefes almasını sağlayan bir dizi yaptık. Başta yönetmenimiz Türkan Derya olmak üzere bütün ekiple enerjilerimiz tuttu. Sabah 05.00’e kadar çalışsak bile hâlâ gülümsüyor oluyoruz.