PELİN KARAHAN GÜNTAY’DAN SAMİMİ AÇIKLAMALAR
Evlendi, anne oldu ama kariyerini de ötelemiyor… Bu akşam ATV’de başlayacak ‘Yeter’ dizisiyle ekrana dönen Pelin Karahan “Aile hayatım benim için öncelikli. Evdeki mutluluğum, işime de yansıyor. Daha iyi, daha mutlu çalışmama sebep oluyor” dedi
– Yeni dizi için nasıl ikna oldunuz?
Aslında tam kafamdaki zamanlamayla örtüştü. Ali Demir bir yaşında artık… Ertelerseniz ertelersiniz çünkü annelik her zaman daha ağır basan bir duygu. Senaryoyu çok beğendiğim için oynamak istedim.
– Çekimler nasıl gidiyor, set ortamını özlemiş misiniz?
Tempoya alışınca insan özlüyor… Biraz başlıyorsunuz, “Ah yoruldum” diyorsunuz. Ama oyunculuk kanımızda olan bir şey.
– Bu kez bambaşka bir roldesiniz…
İstediğim de buydu, farklı bir rolle dönmek istedim. “Arkadaşlarım da Pelin çok başkasın. Daha olgun duruyorsun” diyor. Bunları duyunca insan mutlu oluyor tabii. “O olgun havayı yakalayabilir miyim?” sorusu en büyük endişemdi. Ama oturdu gibime geliyor.
– Bundan sonra sizi olgun kadın, anne rollerinde mi izleyeceğiz?
Ben hâlâ liseli kızı oynayabilecek bir görüntüye sahibim. Tabii ki rol olarak kademe atlamak insana iyi hissettiriyor. O çocuksu halden çıkıp olgun bir kadını oynamak şu an daha zevkli. Bundan sonrasını da göreceğiz.
– Psikolojik şiddet gören birini canlandırıyorsunuz. Karakter zorluyor mu?
Aylin, aslında zor bir rol. Dişi, çok yönlü. Duygusal olarak yoğun hislere girmeniz gerekiyor ama nedense hiç zorlanmıyorum. Çok rahat duyguya giriyorum. İnşallah seyirciye de geçirebiliriz. Ee bir de yıllardır aşinayız böyle şeylere… Kadının üzerindeki bu psikolojik baskı…
Dünyada böyle bir problem var. Bir anne, eş olarak hayal ediyorum bazı şeyleri, öyle oynuyorum.
– ‘Yeter’in diğer dizilerden farkı ne olacak sizce?
Farkı, çok gerçekçi olması. Psikolojik şiddeti birçok kadın yaşıyor. Dizide, her şeye sahip, çok varlıklı bir ailenin yaşadığı durum bu. Biraz da çelişki orada… Adam eşinin aklındaki gibi bir kadın olmasını istiyor. Kadının “Yeter!” demesiyle olaylar başlıyor.
‘Kendime güvenim arttı’
– Anne olunca neler değişti?
Ali Demir doğduktan sonra her şey çok başka. Her zaman önceliğim oğlum, sonra geri kalan hayatım…
– Çalışan kadın olmak zorluyor mu?
O dengeyi kurmaya çalışıyorsunuz. Tabii hem anne olup hem çalışmak zor. Başka bir iş yapsanız da zor. Ama çalışmak kadının kendine saygısını, güvenini artırıyor. Hakikaten benim de kendime güvenim arttı.
– Set saatlerini nasıl ayarlıyorsunuz?
Sağ olsunlar çok yardımcı oluyorlar. Uzun saatler çalıştırmıyorlar beni. Bir şekilde oturttum. Hem aileme, hem de kendime ve işime zaman ayırabiliyorum. Biraz hareketli bir hayatım var. Her şeyi aynı anda yapmak zor ama bir şeylerden fedakârlık ederek dengeleyebiliyorsunuz. Ali Demir’i de birkaç kere sete getirdim, annesine uğrayıp dönüyor.
– Nasıl bir aile hayatınız var?
Biz evde olmayı çok seviyoruz ama bir yandan da dışarıdaki sosyalliğimizi kaybetmemeye çalışıyoruz. Evdeki mutluluğum, işime de yansıyor. Daha iyi, daha mutlu çalışmama sebep oluyor. Çünkü kafanız rahat oluyor.
– Eşiniz kıskanıyor mu sizi?
Bedri işimin bilincinde biri. O yüzden kıskançlık aşamasına girmiyoruz. Niye yoldan geçerken bana bakıyorlar, neden fotoğraf çektirmek istiyorlar biliyor sonuçta… Onun da çok takipçisi, hayranı var. Fotoğraf çektirmek isteyen kızlar oluyor.
– Ali Demir’e kardeş düşünüyor musunuz?
Düşünüyorum. Kalabalık bir ailem olsun isterim.
‘Cesur hareketlerim var’
– Yaş almak neler kattı?
Hep olumlu yönde katkılarının olduğunu düşünüyorum. “Ah bir yıl daha geçti” diyen birisi hiç olmadım.
– Şimdi nasıl bir Pelin var?
Ne istediğini ve ne istemediğini bilen… O insanı daha mutlu yapıyor bence, hayattaki önceliklerini belirliyor. Önceliklerimi biliyorum, ona göre yaşıyorum. Çünkü normalde çok kararsız bir insanım. Bunu belirlediğim zaman daha mutlu oluyorum.
– Hayata karşı cesur biri misiniz?
Çok cesur bir tip değilim ama geçmişe dönüp bakınca aslında çok cesurmuşum diyorum. Hiç bilmediğim bir şehirde, bilmediğim bir işe adım atmak çok büyük riskti. Bakınca aslında orada çok cesur davrandım. 30 yaş bir kadın oyuncu için kariyerinde önemli bir nokta, her kadın çocuk yapmayabilir böyle bir dönemde.
O da bir cesaret mesela… Evlenmek, çocuk doğurmak bir cesaret. Aslında baktığın zaman cesur hareketlerim var.
– ”Evlilik, çocuk doğurmak cesaret” dediniz. Sizin kariyeriniz adına endişeleriniz oldu mu?
Hiç olmadı! Hep yuva kurayım, ailem, çocuğum olsun istedim. Benim için aile her zaman başta geliyor. Önceden de düşüncem buydu. Ama tabii erkekler artık evlenmek istemiyor, nişan süreçlerini uzatıyorlar, o süreç uzadıkça da ilişki yıpranıyor. Kadınlar da artık daha özgür olmak istiyor.
Çocuk hakikaten büyük sorumluluk.
Anne olmak, evlenmek bu sorumluluğu herkes taşımak istemeyebilir…
O yüzden biraz cesaret istiyor.
Çocuğumu büyütüyorum ama bir yandan kendime ait bir hayatım var. Eşimle bir hayatım var. Uygun şartlar olunca hepsini birlikte götürebiliyorsun.
‘Yurdaer ile uyumumuz iyi’
– Rol arkadaşınız Yurdaer Okur’la uyumunuz nasıl?
Proje için tanıştık ve çok kısa bir süre sonra sete girdik. Arada 2 – 3 gün vardı. Karakterlere çok iyi oturduğumuzu düşünüyorum. Uyumumuz iyi oldu. O yüzden de güzel iş çıkıyor.
– Reyting kaygınız var mı?
Niye olmasın, her oyuncu gibi benim de reyting kaygım var. Bu ölçüm sisteminde çok iyi diziler kalkıyor, hiç anlam veremiyoruz. Sokakta “Biz izliyoruz, niye kaldırdılar o diziyi” diyorlar. Aynı korku bizde de var.
– Kariyeriniz adına bir hayaliniz var mı?
Çok güzel dizi projelerinde yer aldım ama hiç sinema filmim olmadı. Kısmet işi, vardır bir zamanı. Teklifler geldi ama bugüne kadar içinde olmak istediğim bir film olmadı. Sinema, yaşanmamış bir şey olduğu için hayal tabii.