HomeUncategorizedTOLGAHAN SAYIŞMAN’DAN İTİRAFLAR

TOLGAHAN SAYIŞMAN’DAN İTİRAFLAR

TOLGAHAN SAYIŞMAN’DAN İTİRAFLAR

Tolgahan Sayışman… Güzelden anlıyor, Türkiye güzelleri yetmedi, şimdi kainat güzeliyle beraber… Maneviyatı güçlü, son derece huzurlu, sakin ve etrafına da huzur dağıtıyor… Derdi, yarışı başkalarıyla değil, tamamen kendiyle… Oyunculukta emin adımlarla ilerlemekte, komedideki başarısını görmek için son filmi “Geym of Bizans”a gitmeniz yeterli. Tüm bunların daha derini ise işte bu röportajda.

*Ben boks sevmem ama seninle ringe çıkmak keyifliydi. Ne kadar zamandır boks yapıyorsun?
– Eskiden oturduğumuz mahallede bizden büyük abilerin gazına gelip yapmışlığım var. Sonraki yıllarda da ara sıra yaptım. Ama son dönemde çok popüler oldu. Bir huyum var, bir şey popüler olduğu zaman ben uzaklaşıyorum. 
*Neden? 
– Bilmiyorum, öyle bir huyum var işte. Ben boks yaptığım zamanlarda, boks kaba bir spor gibi gözükürdü. Şimdi spor salonunda boks eldiveniyle fotoğraf çektirip paylaşmak moda oldu. Ben küçükken Müslüm Gürses dinlemek öyle moda değildi. Sonra bir anda sosyetik şarkıcı oldu. Biraz ona benzedi bu iş. Ama kendim yapıyorum tabii, hiçbir zaman bırakmadım. 
*Kaba bir spor mu boks sence? 
– Değil. Sporun hiçbirinin ben kaba olduğunu düşünmüyorum. 
*Birini dövmek spor olabilir mi?
– Bir bayana kaba gelebilir ama spor çerçevesinde baktığımızda değil. 
*Kavgacı mısındır?
– Hayır değilim.

BENİM KAVGAM KENDİMLE

*Rekabetin giderek arttığı bir sektördesin. Kimleri kendine rakip olarak görüyorsun?
– Kimseyi… Ringte ben varım sadece. Çünkü benim kavgam, derdim, mücadelem, yarışım kendimle.
*Nasıl bir yarış o? 
– Daha iyiye gitme, daha başarılı olabilme çabası. Bunu sağlamaya çalışırken egolarımı törpülemem gerekti. Egonun içerisine kibiri karıştırmamak önemli. Kibirden tamamen arınarak sevdiğin insanları, çevrendeki dostlarını ve kendini huzura daha fazla eriştirebilirsin.
*Bunun için neler yapıyorsun?
– Kendimi daha çok dinliyorum. Eskiden daha dışa dönük bir insandım. Sürekli yeni insanlarla tanışmayı, gezmeyi tozmayı, yeni yerler keşfetmeyi seviyordum. Artık mevcutta inandığım, güvendiğim insanların kıymetini daha çok biliyorum. 
*Kim onlar, güvendiğim dediklerin?
– Yakınımdaki insanlar. Başta ailem ve bir aile gibi gördüğüm insanlar.

HAYATIMDAKİ EN RADİKAL DEĞİŞİKLİK İNANÇ VE MANEVİYAT

*Kendi içinde bir değişimden bahsettin. “Daha dışa dönükken, yakın çevreme ve içime döndüm” dedin. O dönüm noktası bir olay mıydı?
– Bir olaydı ama burada bahsetmeyeyim. Birkaç sene önceki bir olay ve onunla başlayan süreç bu. 
*Bu karardan sonra hayatındaki en radikal değişiklik ne oldu? 
– Bu konuyu çok açmak istemiyorum ama en radikal değişiklik inanç ve maneviyat oldu.
*Senin inanç meselenle ilgili çok şey yazılıp çiziliyor. Bunu biraz da misyon mu edindin?
– Hayır, misyon değil benim için. Kendimle alakalı bir durum. O yüzden hiçbir yerde konuşmayı doğru bulmuyorum. Herkesin benimle ilgili görüşüne saygı duyuyorum. 
*Dost, arkadaş, iş arkadaşı… Bunlar arasındaki ayrım nasıl sende?
– İş arkadaşlığı arkadaşlığa, hatta dostluğa uzanan bir süreç olabilir. O ayrı bir şey ama küçük yaşlarda kurulan arkadaşlıklar, iş hayatının veya ileri yaşın sosyal hayatının getirdiği kirliliğe çok kapılmadan kurulduğu için çok farklı bir dostluğa dönüşebiliyor.

ŞU ANDA HAYALİMİ YAŞIYORUM

*Mankenlik yıllarını özlüyor musun?
– O yılları özlüyorum, işi değil. Şu anda yaptığım iş o dönemlerde hatta öncesinde hayalini kurduğum iş olduğu için, hayalimi yaşıyorum diyebilirim bu noktada. Mevcut durumdan gayet mutluyum. Özlemini duyduğum şey o dönemde yaşadığım arkadaşlıklardır.
*Türkiye güzelleriyle beraber oldun, şimdi ise kainat güzeli Almeda Abazi ile berabersin. “Güzelden anlarım” diyor musun?
– Demesem de bunu beraberliklerim gösteriyor… Hep beni tavladılar ama.
*Sen hiç kız peşinden koşmadın mı yani hayatında!
– Israrcı bir şekilde, deli gibi koşmadım, ta ki son ilişkime kadar.
*Bu sefer koştun mu?
– (Gülüyor) Bir çaba sarf ettim. 
*Ne kadar zamandır berabersiniz?
– Bir sene olacak.

KISKANÇLIĞIMI TERBİYE EDERİM

*Nasıl bir sevgilisin? Mesela kıskanç mısın?
– Kıskançlık da her duygu gibi her insanın içinde var. Ama hepimiz bir nefse sahibiz. Önemli olan o nefsi terbiye edebilmek. Ben kıskançlığımı terbiye eden bir adamım. 
*Hiç göstermez misin kıskandığını? 
– Gizlemekten bahsetmiyorum. Doğru yerde ve doğru dozda kıskanmak… 
*Karşındaki kainat güzeli, herkesin beğenerek baktığı bir kadın. “Dünya güzeli de olsa kıskanmam” mı diyorsun?
– Karşınızdaki sizi kıskandıracak hareketler, çaba ve duygu düşünce içinde değilse ve siz bu durumda bile kıskanıyorsanız sorun biraz sizde demektir. 

APTALCA GİRİŞKENLİKLERİM OLDU

*Ne zaman aldın ilk arabanı?
– 22 yaşımda aldım. 16 yaşımda hem okuyup hem çalışıyordum. Aslında çocuk yaşta başladım da onları saymıyorum.
*Girişken miydin çocukken?
– Evet. Aptalca girişkenliklerim oldu. Boşu boşuna çaba sarf ettiğim de oldu. Yakın zamanda mesela üç dört sene önce restoran, cafe işlerine gireyim dedim…
*Sen işletme okudun tabii, normal işletmecilik yapmaya çalışman!
– Tabii ki ama bu benim girişkenliğimden. Daha fazlasını yapabilirim duygusu oluşuyor içinizde, bazı şeyleri basite indirgiyorsunuz ama işte hayat o kadar basit değil. 
*Ne oldu, battı mı iş?
– E tabii, işinizin başında olmazsanız batarsınız. Bence insan en iyi yapabildiği işe konsantre olursa o işte farkındalık yaratıyor.

BERBERDE VE CAMCIDA ÇALIŞTIM

*Berberde çıraklık yapmışsın. Saç kesebilir misin? 
– Yok kesemem. Berberde çalışırken ortaokuldaydım. Yerleri süpürüyordum. Camcıda da çıraklık yaptım, cam takabilirim ama. 
*Evde işler senden sorulur diyebilir miyiz?
– Yoğun çalışmaktan evde vakit geçirmeye fırsat bulamadığımız için kendi işlerini çok yapan bir adam değilim.
*Kaç gün çalışıyorsun haftada?
– Beş gün yoğun bir şekilde çalışıyorum. Kalan iki günde de diğer işleri hallediyorum. 
*Kalan işler ne? Kendine vakit ayırabiliyor musun? 
– Röportajlar, çekimler oluyor. Arada spor yapıyorum. Spor da kendine vakit ayırmak olmuyor aslında. Aslında o da işin bir parçası. 
*Kendine vakit ayırabildiğin kısıtlı zamanlarda ne yapıyorsun? 
– Dizinin bittiği veya ara verdiğim dönemler oluyor. Son dönemde mesela Los Angeles’taydım. Sahilde uzun yürüyüşler yapabildim, kitap okuyabildim. Bu tempo içerisinde okuyamıyorsun çünkü. Burada haftada 80 sayfa ezber yapmam lazım.

ERKEKLER DIR DIR YAPMAYAN KADIN İSTER

*“Kadınlar güçlü erkek ister” demişsin…
– Evet. Güçten kastımızın ne olduğu önemli ama. Bu kimine göre maddiyat kimine göre maneviyattır. *Peki erkekler nasıl kadın ister?
– Onu sahiplenecek, ona huzur verecek kadın isterler. Dır dır erkeklerin başlıca düşmanı. 
*Soru soramayacak mıyız?
– Soracaksınız tabii. Kadın ağzını kapatsın, sussun otursun kenarda anlayışına kesinlikle karşıyım. Başarı ya da farkındalık yaratmak istiyorsanız sizi en doğru eleştirebilecek insan eşiniz. 
*Peki o kaçındığınız dır dır nedir? Biraz tüyo alalım da dikkatli olalım bari!
– Dedikodu mesela. Dır dır deyince sürekli söylenen, olanla yetinmeyen insanın sürekli konuşması aslında. Yani erkek için de kadın için de geçerli. Biraz daha pozitif, anlayışlı olmak lazım. 
*Sana yapılan kötülüğe karşılık verir misin?
– Vermemeye çalışıyorum. Ben kötü bir insan değilim, kötü insan seviyesine neden ineyim? Geçmişte yaptığım oldu, sonra pişmanlık duydum. Şimdi kendi içimde halletmeye çalışıyorum.

Komedi zor iş

*Gani Müjde’nin “Geym of Bizans” filmine nasıl dahil oldun? 
– Gani Abi projeyi kafasında bitirip Şükrü Avşar’la eyleme geçme sürecindeyken bana söyledi. Gani Abi’nin de kafasında sorular varmış benimle ilgili.
*Neden sorular varmış?
– Dizilerden kafasında ‘yakışıklı jön’ imajı oluşmuş. Komedi zor bir iş. Ağzını burnunu yamultup, sesini değiştirmek değil, zamanlama işi.
*Ben Prens Adonis rolünde seni gerçekten çok başarılı buldum. 
– Senaryoyu okuyunca “buradaki Prens Adonis karakterini oynamak istiyorum” dedim. Benim kafamda jön algısını değiştirmek vardı ama ilk başta.
*Bütün yakışıklı oyuncularda o hayal var değil mi?
– Evet, ama Adonis rolü de bana komedide kendini gösterme imkanı verdi.