TUBA ÜNSAL’DAN OLAY İTİRAFLAR
“Dünyanın En Güzel Kokusu” filmiyle büyük beğeni toplayan Tuba Ünsal, Ayşe Arman’a verdiği röportajda çok özel açıklamalara imza attı.
İşte güzel oyuncunun çok özel açıklamalarından kısa satırbaşları;
Yeni filmin ‘Dünyanın En Güzel Kokusu’ vizyona girdi. Ne hissediyorsun?
– Ölüyorum heyecandan! Uzun süredir bu kadar büyük bir tutkuyla çalıştığım bir iş olmamıştı. Umarım izleyenler de sever…
Çok sıkı bir oyunculuk sergiliyorsun. Kendi performansından memnun musun?
-Teşekkür ederim, evet, hem de çok. Elimden geleni yapmaya çalıştım. Hem kamera önünde hem arkasında oldukça mesai harcadım. Aynı zamanda filmin yapımcılarından biriyim.
Sen bu filmin hikâyesini nasıl buldun?
– Ben hikâyeye vuruldum! Zaten kabul etmemin sebebi de bu. Hikâye bana geldiğinde elimde başka bir senaryo vardı, üstelik ünlü ödüllü bir yönetmenin işiydi. Birini seçmem lazımdı. Bu filmi seçtim. Tanınmayan genç bir yönetmendi Uğur Yağcıoğlu ama senaryo o kadar hoşuma gitti ki, “Varım!” dedim. Film bittiğinde Ömer Faruk’un deyişiyle, çamurun arasında bir altın gibi parlıyordu, Endemol ve Böcek yapım o altını keşfetti.
“ARKADAŞIMDAN ÇOCUK YAPTIM”
Gelelim filmin ana sorusuna: Sence bir kadın, yakın arkadaşından çocuk yapabilir mi?
-Yapar tabii, niye yapmasın? Benim de yaşadığım bir durum. Mirgün de 15 yıl boyunca arkadaşımdı. Sonra âşık olduk. Yani filmdeki senaryonun pekala gerçek olabileceğini düşünüyorum. Gelelim çocuk meselesine… Bir evlilikte çocuk büyütürken, aşk mı daha değerli, arkadaşlık mı? Bence arkadaşlık. Aşk dediğin huzursuz, çok da temeli olmayan, savrulan bir duygu. Çocuk yetiştirmek için ise daha köklü, daha sorumluluğa dayalı duygulara ihtiyaç var sanki. O yüzden de ben, arkadaşlık ilişkisinden doğan, güvenle beslenen aşkı daha değerli buluyorum…
Senin “Huzursuz, temeli çok da sağlam olmayan aşk” dediğin ne peki?
-Bilinçaltı kodlarla ilerleyen bir şey. Ben küçükken, annemin, babamın ellerini çok beğendiğini duyardım mesela. Hayatım boyunca, elleri güzel erkekleri beğendim. Ama bu, saçma! Bir adamın elinin güzel olması, bir evlilik devam ettirmek ya da birlikte çocuk büyütmek için yeterli mi? Değil. Tanımı böyle olan bir aşk da yeterli değil. Daha fazlası gerekiyor. Ama arkadaşlık bence o vasıflardan biri. En azından bana şu an iyi gelen, yaşadığım arkadaşlıktan aşka evrilen ilişkim. Çünkü içinde, karşımdaki adamın,hesapsız kitapsız her halimi gördüğü ben varım. Aynı şey onun için de geçerli…
Belki de sen, “Arkadaşım” dediğin adamla, yani şu anki kocanla zaten sırılsıklam aşıktın. “Arkadaşız” deyip duruyordunuz…
-Yok, yok değildik. 15 yıl içinde bir yerde denk getirirdik, en kötü bir kaçak gecemiz olurdu. Hiç olmadı.
Peki ne zaman aşka döndü?
-Çocuğum olduktan sonra. Çevremde çocuklu insan pek yoktu. Paylaşımla oldu. Mirgün’ün babalığı ve çocuğuyla kurduğu ilişkiden etkilendim. İnsanın çocuğu olduktan sonra, hayatını, düzenini ona göre kuruyor, beğenileri de ona göre şekilleniyor, işte bir an geldi, kaynaşma oldu ve yollarımız kesişti. Bizimki arkadaşlıktan dönen aşk. Ama yanlış anlaşılmasın arkadaşım değil Mirgün sadece, zil zurna âşığım hâlâ!
BAZI ADAMLARA DELİ GİBİ ÂŞIK OLURSUN AMA
-Benim şiddetli âşık olduğum insanlar oldu. Ama onlarla çocuk büyütmem mümkün olmazdı. Çocuk yetiştirmenin farklı dinamikleri var. Elimde kakalı bezlerle sinir krizi geçirip, “Ben şimdi ne yapacağım?” diye hüngür hüngür salonda ağladığım zamanlar oldu. Mirgün çok iyi babadır, her zaman imdadıma yetişti, çocuğun altını da temizledi, ortalığı da toparladı, hastalandığında doktoru aradı, hep bir çözüm buldu. Ben dizi çekerken, Pazar günleri karavanda iki çocuğa baktı. Bunlar bence inanılmaz değerli şeyler. Ben ikisini de tecrübe ettim. Bazı adamlar vardır, köpek gibi aşıkolursun ama mümkün değildir ilişkide kalman. Bence arkadaşınla çocuk büyütmek çok daha değerli…Ayşe Arman/Hürriyet