UFUK COŞKUN YAZDI: HAMDİ ALKAN TAM BİR BAŞARI HİKAYESİ DEĞİL!
Hamdi Alkan Türk halkının gönlüne taht kurmuş sanatçılarımızdan. Onun başarılı parodilerini kahkahalar atarak yüzlerce kez izlemişimdir. Son zamanlarda kendisini daha çok kamera ve sahne arkasında görüyoruz. Genç kuşaklara tecrübelerini aktardığı kesin.
Bugünlerde Hamdi Alkan denilince ilk akla gelen şey mide küçültme operasyonu. Tıpkı Işın Karaca gibi başarılı bir mide küçültme operasyonu sonrası Alkan’ın fazla kilolarından kurtulduğunu gördük. Hamdi Alkan bu operasyon sayesinde 4 ayda 44 kilo verdi. Kendisini kutluyor ve maşallah diyorum.
Bu girizgahtan sonra konumuza girelim. Hamdi Alkan bu operasyonla bir başarıya mı imza attı? Kuşkusuz bu bir başarı. Ancak hayatını belirli bir disiplin üzere yaşayan insanlar benim nazarımda daha başarılı. Biraz açayım: Yıllardır takip ettiğimiz Ajda Pekkan, Orhan Gencebay ve Nilüfer gibi sanatçıların disiplinlerine hayran olmuşumdur. İlerlemiş yaşına rağmen sporunu hiç eksik etmeyen Ajda Pekkan’ın disiplinine hep hayran kalmışımdır. Pekkan demişken şunu peşinen söyleyelim. Onun form tutmuş vücudu kesinlikle düzenli spor ve beslenmenin bir sonucu. Estetik sadece yardımcı etken sizin anlayacağınız. Orhan Baba ha keza. Kendisinin iyi bir fitnesscı olduğunu bilenlerdenim. Bir de Hülya Koçyiğit geldi aklıma. Yeşil çamın bu güzel yıldızı kendimi bildim bileli hep formda.
Uzun lafın kısası asıl başarı kilo aldıktan sonra vermek değil kilo almamayı hayat felsefesi edinebilmektir. Çünkü yemek yemek şehvetlerin en büyüğüdür. Hatta çoğu kişi için seksle kıyaslandığında bile başa çıkılması daha zor bir şehvettir. Şöyle ki, 20 yaşımızdaki cinsel istek derecemizle 50 yaşımızdaki kesinlikle eşit değildir. Bununla birlikte yaşımız ilerlese de iştah açısından bir değişiklik malesef olmuyor. İnsanlar her yaşta çok yemek ve içmek istiyorlar.
Velhasıl, başa çıkılması bu kadar zor bir şehvet olan yemek yeme isteğini kontrol altına alabilenler asıl başarı hikayelerine imza atanlardır. Hele ki bu zamanda. Dünyanın çoğu ülkesinde ucuz, lezzetli ama bir o kadar da sağlıksız yemeğe ulaşmak bilinen tarihte hiç bu kadar kolay olmamıştı. Maalesef kilo almamayı başaranlardan çok aldıkları kiloları verenler haber oluyor. Ben de bu durumu hazmedemiyorum. Haber değeri taşıma diye bir argüman var. Klasik örnektir. Adam köpeği ısırmazsa haber olmaz. Bu mantıktan kurtulsak iyi olur. Bu bağlamda ünlü bir deterjan firmasının reklam sloganı aklıma geldi. Kirlenmek güzeldir şeklindeydi bu slogan. Yukarıda ortaya koyduğum mantıktan dolayı beni rahatsız etmişti bu slogan. Tam bu reklam sloganını duyduğum sıralarda bir belediye çöp kamyonu üzerindeki başka bir slogan dikkatimi çekmişti: En güzel temizlik kirletmemektir! Demek ki kirletmek ya da kirlenmek değil kirlenmemek ve kirletmemek daha değerli. Tıpkı kilo almamayı başarmanın kilo aldıktan sonra verebilmekten daha değerli olduğu gibi. Ya da alkolik olduktan sonra başarılı bir alkol tedavisi görmek ile hiç alkol kullanmamayı karşılaştıralım. İkincisi ilkine göre daha değerli. Bununla birlikte ikincisinin hiç haber değeri yok, ilki ise tam haberlik!
Buradan tüm gazeteci arkadaşlara sesleniyorum: Biraz da formda kalanları haber yapın, hiç içki içmemişleri, ağzına hiç sigara almamışları döndürüp dolaştırıp ekranlarda övün, destekleyin. Aksi takdirde gençlerin bilinçaltına şunu işliyorsunuz: ‘Kiloyu al, nasıl olsa vereceksin. Bak mide küçültme operasyonu diye bir şey var.’ Ya da şunu işliyorsunuz genç beyinlere: ‘İçki ya da sigara içsen de olur, nasıl olsa bırakırsın. Bak bu insanlar nasıl bırakmış.’
Sonuç olarak insan vücudu mükemmel ama bir o kadar da hassas bir hediye. Bu mekanizmayı rahata alıştırmak ona hiç iyi gelmiyor. Yağ aldırma ya da mide küçültme ile iş bitmiyor. Asıl eziyet ondan sonra başlıyor. Bünyeyi hiç bozmamak varken neden bozduktan sonra tamir etme yolunu seçelim. Dediğim gibi vücudumuz Allah’ın bir hediyesi. Siz hiç aldığı hediyeyi 40 kilo yağa batıran birini gördünüz mü? Sokakta binlercesi var. Kimi 5 kiloya kimi 55 kiloya batırıyor.
Kalın sağlıcakla.